CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bursa İl Dernekleri Federasyonu üyesi Dernek Başkanları ile video konferans toplantısında bir araya geldi. Görüşmede yaşanan sorunlar ile vatandaşın taleplerini dinleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, çözüm önerilerini anlattı.

“BİNE YAKIN OKUL KAPANDI”

Dernek başkanları Kılıçdaroğlu'na sorunlarını şöyle anlattı:

-Eğitim kurumu işletiyorum. Tabi her kurum gibi bizim de sıkıntılarımız büyük. 1 yıldır okulların açılmaması pandemi nedeniyle bir açılıp bir kapanması nedeniyle sıkıntılar yaşıyoruz. Bursa'da 5, Türkiye çapında ise bine yakın özel okul kapandı diye biliyorum. Ne yapmak gerek? Hakikaten zor durumda özel okullarımız.

-Yem geçen sene 80 liraydı bu sene 120 lira oldu

Şuanda bizim hayvancılıkla ilgili çok büyük sıkıntılarımız var. Çünkü yemin torbası 80 lirayken bu yıl 120 lira oldu. Geçen yıl et 40 liraydı bu yıl et 37 lira yani ette düşüş yemde yükseliş var. Sizin hayvancılıkla, tarımla ilgili politikanız nedir?

-Emekliler hep kısıtlandı

Pandemi boyunca emekliler hep kısıtlandı. Toplu taşımadan yararlanamadı. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz. Bir de sizin sayenizde milyonlarca emekli yılda iki bayram ikramiyesi aldı. Ama biz banka sigortası emeklileri bu haktan yararlanamadık. Birçok platformda dile getirdik ama hale hükümet bu konuda çok sessiz.

-Meclis'te kavga istemiyoruz

Biz Meclis'imizde artık kavga istemiyoruz. Kavga değil de barışma, dayanışma, birliktelik olursa vatandaş olarak daha da seviniriz.

-Kendilerine gelince yüzde 40 arttırıyorlar

CHP'li değilim ama dik duruşunuz benim hoşuma gidiyor. Emekliye ikramiye konusunda büyük desteğiniz oldu, iki yıldır da devam ediyor. Kendilerine gelince maaş oranını yüzde 30-40'larda arttırıyorlar. Biz emekliye gelince bir şey yok.

-Siyasilerin üslubu

Ben kızımın bakış açısıyla size bu soruyu yöneltmek istiyorum. Çünkü biz gençleri önemsiyoruz. Gençlerin bakışı bizim geleceğimiz bakışı. Kızım diyor ki ‘Biz gençler olarak siyasilerimizin, büyüklerimizin bize örnek eylem ve söylemde bulunmasını istiyoruz. Çoğu zaman büyüklerimizin televizyon ekranlarında hoş olmayan eylem ve söylemlerini görüyoruz. Bu konuda 90'lı yıllarda siyasi genel başkanlarının televizyon programlarında çok güzel siyasi tartışma programları var ettiğini görüyor, duyuyoruz'. Bu anlamda usul ve üslup konusunda Sayın Genel Başkanımızın tavsiyeleri nelerdir?”

“DEVLET, ESNAFIN SORUNUNU GİDERMELİ”

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Anayasa'nın ikinci maddesi sosyal devletten söz eder. Vatandaşın bir ekonomik, sosyal sorunla karşılaştığında o sorunu çözmeyi devlete görev olarak vermiştir Anayasa. Eğer esnafa ‘dükkanı kapat' diyorsan okula diyorsan ‘okulu kapat' o zaman oradaki ekonomik sorunları gidereceksin. Devlet olarak bu senin görevin. ‘Efendim param yok' paran var efendim ne demek paran yok. Türkiye'de para var ama paranın nerede ne kadar kullanılacağına siyaset kurumu karar verir. Esnaf dükkanını kapatıyor ve sorunlarla karşılaşıyorsa o sorunlar da giderilmiyorsa, dönüp hükümete sorması lazım benim sorunumu niye gidermiyorsun? Diye. Sen bana 3 ayda veriyorsun bin lira. 3 bin lira benim çoluk çocuğumu ihtiyacını bir tarafa bıraktım, elektrik, su ve doğalgazı bile karşılamaz.”

GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM

“Güçlendirilmiş parlamenter sistem yetkinin bir kişide değil, yetkinin 3 ayrı yere verilmesini öngören sistemin adıdır. Yasama organı, Türkiye Büyük Millet Meclisi. TBMM millet adına vatandaşlar seçilmiştir. Millet adına karar alır, kanunlar çıkarır. İki yürütme organı, kanunları Meclis çıkarır, kanunların uygulanmasını yürütme organı yerine getirir. Bütçeyi, kanunu Meclis çıkarır. Bütçedeki paranın harcanmasını yürütme organı uygular. Üçüncüsü ise yargıdır. Meclis'in çıkardığı kanunlar, yürütme organını yaptığı işler yasalara uygun mu değil midir? Vatandaş haksızlığa uğradığında hakkını aramak için yargı organına başvuracak. Yargı tarafsız, bağımsız olmalı, hukukun üstünlüğüne göre karar verebilmeli. Eğer bunları yapabilirsek parlamento güçlü olmuş olur. Yani Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'den kast ettiğimiz budur.”

“DEMOKRASİNİN TEMEL UNSURU, VERGİLERİN HESABININ MİLLETE VERİLMESİDİR”

“Demokrasinin temel unsuru, iktidarın toplatmış olduğu vergilerin nerelere ne kadar harcandığının hesabının millete verilmesidir. Bursa'da Şehir Hastanesi var değil mi? Kaça yapıldı bilen var mı? Bilmiyorsunuz. Ben biliyor muyum? Bilmiyorum. 600 milletvekili biliyor mu? Onlar da bilmiyorlar. Niye bilmiyoruz? Onun bütün masraflarını biz karşılamıyor muyuz? Devlet Hastanesi yapılırken biliyoruz ama Şehir Hastanesi yapılırken bilmiyoruz. Garanti veriyoruz. Garantinin miktarı ne kadar bilen var mı? Bilen yok. Sonra demokrasiden söz ediyoruz. Demokrasiden söz edeceksek siyasi iktidar bunun hesabını vermek zorundadır.”

“ESNAF KREDİLERİNİN FAİZLERİNİN TAMAMININ SİLİNMESİ LAZIM”

“Esnafın pandemi döneminde aldığı kredilerin faizlerinin tamamının silinmesi lazım. Ana paranın da makul bir süre içerisinde taksite bağlanması lazım. Hem faizi alıyorsun, sonra yenilerken yüksek faizle yeniliyorsun. Bu ne oldu, borç gene benim sırtımda borç. Sosyal devlet bana yardım mı yaptı? Hayır yardım yapmadı. Dolayısıyla yardımın olması lazım.”

“KILIÇDAROĞLU GÖRMESİN DİYE İSTATİSTİK AÇIKLAMIYORLAR”

“Emekliye iki maaş. Defalarca söyledim, eleştirdim. Şimdi veriyorlar ama zam yapmıyorlar. Niye zam yapmıyorlar? Madem verdiniz, enflasyon var. Diyorlar ki ‘1500 liranın altında aylık alan kimse yok?' Yüz binlerce kişi var 1500 liranın altında aylık alan. Ama istatistikleri açıklamıyorlar Kılıçdaroğlu görmesin diye.”

“MİLLİ BİRLİK PAPAZI VERMEMEKTİR”

“Milli birlik konusunda, dış güçler konusunda en hassas olan parti CHP'dir. Biz hiçbir egemen gücün Türkiye Cumhuriyeti Devleti üzerine gölgesinin dahi düşmesini istemeyiz. Ama Trump telefon ettiğinde papazı teslim eden kişiye hala oy verip de hala milli birlik ve bütünlükten söz ediyorsanız, kusura bakmayın. Orada yollarımız farklıdır. Bir devletin başkanı telefon edecek, ben derhal papazı vereceğim. Niye vereyim ya? Merkel telefon etti, hemen verdik. Bir de dönüp diyoruz ki ‘Bizde mahkemeler var'. Sonra dönüp diyorsun ki ‘Milli birlik'. Milli birlik şudur; papazı vermeyeceksin, bağımsız mahkemelerde yargılanacak. ‘Kusura bakma, benim ülkem bir telefonla teslim alınacak bir ülke değildir' diyeceksin. Dedin mi? Demedin. Ben bunu dile getirince, ‘efendim Kılıçdaroğlu niye böyle konuşuyor?' peki ben ne söyleyeyim? Ağzıma bant mı çekeyim? Konuşmak zorundayım.”

“TÜRKİYE'DE NAMUSLU SİYASETÇİ EKSİK”

“Türkiye Cumhuriyeti devletinin temel bir eksikliği vardır, namuslu siyasetçi eksiktir Türkiye'de. Namuslu, düzgün siyasetçiye ihtiyaç var. Cebine değil, halka çalışan siyasetçiye ihtiyaç var. Bunlar olduğu takdirde Türkiye’nin çözülmeyecek hiçbir sorunu yoktur.”

“PKK'NIN SALDIRDIĞI TEK LİDER BENİM”

“CHP'yi ‘PKK'lı' diye suçluyorlar. Yahu PKK'nın saldırdığı tek lider benim. Şavşat'tan Ardanuç’a giderken canımızı zor kurtardık. Bir er şehit oldu. Ama toplum unutuyor. Bu ülkenin çıkarlarını savunmak kolay bir şey değildir. Milletin hakkını hukukunu savunmak kolay değildir, zordur. Ankara'dan İstanbul'a kadar ben 450 kilometre Adalet Yürüyüşü yaptım. Bu kolay bir şey midir? Dünya siyaset tarihinde bir siyasetçi adalet için bu kadar uzun yol yürümemiştir. Dolayısıyla biz hakkı, hukuku, adaleti savunuruz. Hangi partiden, hangi kimlikten, hangi inançtan olursa olsun. Hassas olduğumuz 2 temel konu var bayrak ve vatan. Bayrağımız dalgalanacak, vatanımızda özgürce yaşayacağız.”

TARIM VE HAYVANCILIK

“Tarım ve hayvancılık konusunda sağlıklı bir planlama yapılmalı. Devlet Planlama Teşkilatı vardı eskiden. Kimin hangi ürünü ekeceği, hangi üründen devletin bunu satın alacağı 1 yıl önceden belirlenmeli. Devletin belirlediği bir fiyat veriyorsa çiftçi malını ona satmalı ama onun altına kesinlikle inmemeli. Devletin yapacağı planlamada da maliyet artı makul bir kar olmalı. Ve o makul fiyatlandırma üzerinden asgari gelir güvencesi vermeli devlet.”