Görmek ve kabul etmek isteyenler için kapitalizmin yarattığı eşitsizliğin derin uçurumundayız. Her gün binlerce insan bu virüsle karşı karşıya kalıyor. Bazı evlerden bakıldığında hayat evlerine sığmış gibi gözükse de milyonlarca emekçi sadece nefes alıp vermeyi sürdürebilmek uğruna canhıraş çalışıyor. Ekmeği ile yaşamı arasında sıkışmış hayatlar son yüzyılın en korkunç küresel sağlık krizinden nasibini ilk alanlar oluyor. Bu insanların ve özellikle sağlık çalışanlarının evde kalma gibi bir şansları yok. İşi ile hayatı arasında tercih yapmak zorunda kaldığını hisseden, ölüm kaygısıyla işinden ayrılmayı düşünen sağlık çalışanları olursa ise vatan haini ilan ediliyor.
Salgının başından bu yana olağanüstü bir çaba ve özveri ile çalışan sağlık emekçilerinin çok yönlü, ruhsal, fiziksel mağduriyetlerine, tükenmişliklerine, yorgunluklarına şahit oluyoruz. Artık onlar için sağlıklı olma virüs kapıp kapmama ikilemi ile beraber şiddete maruz kalmama, ayakta kalma düzlemine evriliyor. Sağlık çalışanlarının pandemi koşullarında hizmet sunarken yaşadıkları ağır fiziksel ve ruhsal baskılara çocuklarından, evlerinden, sevdiklerinden ayrı kalmak durumunda olmaları sebebiyle derin duygusal baskılar da ekleniyor. Hekimlerin ve diğer sağlık emekçilerinin bu koşullarda bir canı daha hayatta tutmak için verdikleri mücadele karşısında onun canına kastetmeyi kendine hak gören zihniyeti çözümleyemiyoruz. Sağlık ile hastalık, yaşam ile ölüm arasında bir arafta maruz kalınan çaresizlik karşısında kendisine sağaltıcı bir el olarak müracaat edilen sağlık çalışanına yönelen şiddet eyleminin nedenini, güdüsünü anlamlandıramıyoruz. Şifa elini kahırla, öfkeyle, kinle yok eden ve kurtarıcısının celladına dönüşen zorbalığın derin paradoksu içindeyiz.
Önceki gün Ankara Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesinde sağlık emekçilerinin silahlı bir gruptan hem kendisini hem hastasını korumak için resüsitasyon odasının kapısına bedenleri ile kurduğu barikata tanıklık ettik. Bu tablo hepimizin vicdanlarını yaraladı. Kendi bedenlerini covid19 virüsüne, şiddete, hastalarına siper eden bu insanlara hangi zaman ve koşulda olursa olsun hak etmiş olduğu itibarın verilmesi kamusal, vicdani bir sorumluluktur.
Sağlıkta şiddet günümüzde, çok yönlü ve önemli bir sistem sorunudur. Sağlıkta şiddetin ortadan kaldırılmasının yolu sağlıkta kamusal bir yaklaşımın hakim kılınmasından geçmektedir. Sağlıkta şiddeti önleyici, caydırıcı yaptırımları olan yasal değişiklik bir an önce yapılmalıdır.
Sağlık çalışanlarının itibarsızlaştırılmasına, ötekileştirilmesine, düşmanlaştırılmasına neden olan dil ve söylemlere son verilmelidir çünkü o gün yaşananlar İktidarın ve ittifaklarının zehirli dilinin sonuçlarıdır.
Sağlık çalışanını şiddet gördüğünde yalnız bırakıp ihtiyacınız olduğunda alkışlamanın utancı hepinize yeter! (A. Aydın)
Alkış korumaz, yasa korur.