Mustafa Esmer Cengiz’in Kaleminden... ’’BOYACI FATMA’’
Anlatsam, yazsam hayatım bir roman olur derler ya; aynen öyle olmuş Boyacı Fatma kitabı.
Anası anlatmış kızı yazmış.
Yoksulluk, çaresizlik, mücadele, acıma, anlama ,korku, öfke…
İnsanı insan yapan öğelerin bir kişide vücut bulmuş hali.
Okurken yaşamışlıklarınızdan, yaşanmışlıklardan kendinizden izler buluyorsunuz sayfalarda.
Öfkeleniyorsunuz yer yer, gülümsüyorsunuz.
İyi ki yaşanmış demiyorsunuz ama; iyi ki yazılmış diyorsunuz. Kalemine, yüreğine sağlık Leyla Nennioğlu.
Annem istedi, ben de yazdım, diyor Leyla hanım.
Annesi daha hayattayken yazılmış, bitmiş bir hayat hikayesi Boyacı Fatma; tamamen gerçek.
Acı olan, insanın içini acıtan kitabın basımından birkaç gün önce annenin ölümü, yazılmasını çok arzuladığı hayatının romanını bir kitap olarak görememiş oluşu.
Annesinden geride kalan birkaç fotoğraf hariç 539 sayfa.
Önce kim okuyacak bunu dedirtecek hacimde.
Okumaya başladığınızda bırakabilirseniz aşk olsun.
Akıcı.
Merak uyandırıcı.
Nefis bir Türkçe.
Bir daha ,bir daha okuma isteği…
Dedim ya ,okudukça kendinizi buluyorsunuz sayfalarında.
Daha bir sarılıyorsunuz yaşama, ölsem de kurtulsam yok yani. Hayat bir mücadele diyorsunuz, Boyacı Fatma’nın hayatı buna bir örnek.
Çocuk yaşta evlendirilmenin, anne olmanın, annelik sorumluluğunun ,kıskanılacak kadar güzel olmanın, alımlı olmanın ne demek olduğunu bu yaşanmışlıklarda görüyorsunuz.
Yalnızlığın ne demek olduğunu, tacizlere uğramanın , tekme tokat dövülmenin acısını ve bunlara direnmenin, yaşama tutunmaya çalışmanın mücadelesini bu hayat hikayesinde duyumsuyorsunuz.
Boyacı Fatma’nın yaşadıklarını yaşayıp da kimselere açılamayan, acılarını içine gömen binlerce Ayşelerimiz, Fatmalarımız olduğunu düşündükçe bir şey yapamamanın ezikliğini yaşıyorsunuz içinizde.
Çocuklarına hem anne hem babalık yapmanın ne demek olduğunu, nasıl olunduğunu anlatan bir kitap bu .
Yürek güzelliğinin, mertliğin ,azmin ,yaşama sevincinin, anlatıldığı bir roman.
‘ Birlikte Kitaplar Yayınevi’ nden çıkmış; mutlaka okunmalı.
Mersin’de bir kitap fuarında tanıdım Leyla Nennioğlu’nu. İyi ki tanımışım; duruşuyla, yüreğiyle annesine benziyordu sanki.