Atatürk’le ilgili bugüne kadar çok kitap okudum.
Gerek askerlik, gerekse yoktan var ettiği Cumhuriyetin kuruluşuyla ilgili.
Atatürk’ün yakın çevresinde bulunanların anılarından oluşan derleme bir kitabı okuyorum. “Anılarla Atatürk” kitabında Atatürk’le ilgili daha önce çok bildiğim anıların dışında yeni anılarla da karşılaştım.
Son okuduğum kitaptan iki yaşanmış olayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu iki gerçek hatırayı okuduktan sonra günümüzle karşılaştırmayı sizlere bırakıyorum.
*
Atatürk bir Balıkesir seyahatinde kendisine Milli Mücadele’de yakın hizmetler etmiş bir kişiyle karşılaşır.
Arkadaşı, haksız yere ceza aldığını belirterek Atatürk’ten yardım ister.
Yanında bulunan Adalet Müfettişine “Bu konuyu çözün. Ben olayı biliyorum vatandaş suçsuz” der.
Anacak Adalet Müfettişi tüm yargılamaların tamamlandığını ve infaz aşamasına geldiğini belirterek
“Buna imkan yok. Bunu ben değil Adalet Bakanı da çözemez” der.
Bunun üzerine Atatürk , “Ama ben söylüyorum bu iş haksızdır. Ben işin gerçeğini biliyorum. Haksız yere vatandaşı cezalandırıyoruz. Peki bir adli hata olursa kanun bunun tashihini öngörmez mi? “ diye sorar.
Müfettiş “yeni deliller var diye dilekçe yazarsa yeniden yargılanacağını” söyleyince,
Atatürk Milli Mücadelede birlikte savaştığı arkadaşına dönerek “Beni şahit olarak göster. Onda yeni deliller olduğunu haber aldım diye iddia et. Ben mahkemeye gelir ve şahitlik ederim” der.
Ulu önder Atatürk’ün adalete olan saygısının bir örneği.
*
Yine bir yurt gezisinde Atatürk’ün otomobilinin önünü yaşlı bir teyze keser ve Atatürk’e “Beni tanıdın mı oğul? Ben sizin Selanik’te komşunuzdum. Bir oğlum var. Devlet Demir Yolları’na girmek istiyor. Siz onu alsınlar dediniz. Fakat Müdür dinlemedi. Oğlumu yine işe almamış. Ne olur bir kere de siz söyleyiniz“ der.
Atatürk “Oğlunu almadılar mı? Benim söylememe rağmen oğlunu işe almadılarsa ne kadar iyi olmuş. Çok iyi yapmışlar. İşte Cumhuriyet böyle anlaşılacak. Çünkü senin oğlunun o işi yapamayacağına kanaat getirmişlerdir” der.
Bu da Atatürk’ün liyakate verdiği önemi gösteriyor.
Atatürk bu küçük iki örnekten de anlaşılacağı üzere, savaştan çıkmış, yoktan var ettiği Cumhuriyetin ilk yıllarında dahi adalet ve liyakatten ayrılmamıştır.
Bugün adalet ve liyakate ne kadar önem verildiği ortada.
Maalesef adalet ve liyakatin yerini itaat ve biat kültürü almış durumda.
Muhalefet partilerinin Merkez Bankasındaki 128 milyar doların akıbetini sorguladığı afişler hiçbir yasal dayanağı olmadan toplatılmakta.
Savcılarca toplatmaya gerekçesi olarak “Cumhurbaşkanına hakaret etme ihtimali olduğu” gösterilmekte.
Savcıların bu gerekçesi aklıma şu fıkrayı getirdi.
Adamın biri kahveye girmiş yüksek sesle “ Bugün yağmur yağacak “ demiş.
Kahvede bulunan bir şahıs çekmiş silahını adamı öldürmüş.
Kahvedekiler sormuş “Adamı haksız yere neden öldürdün?”
Adam da şöyle demiş:
“Köyde benle ördek lakabıyla dalga geçildiğini biliyorsunuz. Yağmur yağınca suların toplandığı göletler olacak ve buralarda ördekler yüzecek. Anlayacağınız vurduğum adam bana ördek dedi.”
kaynak:mersin yaşam