İlksen Sorguç Dinçer (Mersin Kent Konseyi Kadın ve Siyaset Komisyonu sözcüsü): Yasaları Uygulayın ve bu cins kırımına bir son verin. 2019 yılı OECD verilerine göre Türkiye kadına yönelik şiddette 36 OECD üyesi ülke arasında birinci sırada. Devlet vatandaşlarının can güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. T.C. vatandaşı kadınların can güvenliğini sağlama yükümlülüğünüzü yok sayıyorsanız, kadınların seçmen olarak varlığını da yok sayın. Her gün en az 3 kadın öldürülüyor. Bu ülkede cins kırım var farkında mısınız? Kınamakla sorun çözülmüyor. 2021’de İstanbul Sözleşmesi’ni ve 6284’ü etkin şekilde uygulayın.
Kadınların 5 acil talebi; 1-Eşit yurttaşlık hakkımızı aşındırmaktan vazgeçin 2-Kazanılmış haklarımızı tehdit eden söylem/girişimlere son verin 3-Evde, işte, sokakta, her yerde şiddetsiz bir yaşam sürme hakkımız için acil eylem planı oluşturun/uygulayın 4-Eğitimi eşitlikçi, ayrımcılıktan uzak, bilimsel, parasız hale getirin 5-Eşit istihdam, kreş ve işyerinde şiddeti önleme mekanizmaları için etkin politikalar uygulayın.
Av. Ayşemsu Kaya (Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi temsilcisi): Kadın cinayetleri bireysel değil, toplumsal bir sorundur. Albert Camus’un meşhur bir sözü vardır: Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın. Dün Aylin Sözer’in, Selda Taş’ın ve Vesile Dönmez’in cinayetleriyle sarsıldık. Bugün onlara yenilerinin eklenmesiyle bir kez daha bıçaklandık, yakıldık, katledildik. Gün be gün şiddetin arttığına tanıklık etmekteyiz. Mevcut kanunların ve korumaların yetersiz kaldığı hususunda İstanbul Sözleşmenin uygulanması gerektiği kanaatindeyiz. Bu şiddete bu caniliğe bir son verilmesi için hepimiz bir ve tek bir ses olmalıyız. Ayağa kalkmalı ve kadınların ötekileştirilmesinin, görmezden gelinmesinin, yok sayılmasının, canice katledilip yok edilmesinin önüne geçmeliyiz. Yaşanan kayıplardan dolayı üzüntümüzü bir kez daha dile getirmek isteriz. Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak yakınlarına baş sağlığı dileriz. Bu haksızlığa karşı mücadele edeceğimizi belirtmek isteriz. Hepimizin başı sağ olsun. Bu katliama karşı isyandayız.
Rabia Nezihe Şahman (KA-DER MERSİN şubesi temsilcisi) Son yıllarda Türkiye ‘de her gün ortalama 3 kadın öldürülüyor. Ne hükümet, ne kadın bakanlar, ne erkek, kadın milletvekillerinin hiç birinin sesi çıkmıyor. Başta Diyanet işleri, kadını erkeğin emrinde görüp insan bile saymaz ise, olacağı budur.
Özge Göncü (Mersin Kadın Emeği Derneği Temsilcisi): Türkiye’de kadın cinayeti ve şiddet bilançosu çok yüksek. Mersin’de de neredeyse her ay birkaç kadının ölüm haberiyle başlıyoruz güne. Artık yeter! Bir an önce 6284 şiddet yasasını eksiksiz uygulamaya başlayın! Bir an önce İstanbul sözleşmesinde tanımlanan yükümlülüklerinizi yerine getirin! Katilleri değil kadınların haklarını koruyun!
Ceren Hallaç (Kadın Araştırmaları Yüksek Lisans Öğrencisi): Kadın olduğun için hiç bir zaman kendini güvende hissedememek, yürüdüğün yolda dahi tedirgin atmak her adımını. Bunları yazarken bir gün haberin kendisi olabileceğini baş ucunda hissetmek. Kadınlar sahip çıkılması gereken varlıklar değillerdir. Kadınlar başka bir erkek tarafından korunmaya muhtaç değillerdir. Kadınlar eril tahakkümün buyur ettiği şekilde yaşamak zorunda değillerdir. Unutmak insana mahsus bir şey evet, ama unutulursa alışılır, alışılırsa tekrarlanır. Hiçbir kadın cinayetine alışılmamalı, hiçbir kadın cinayetine sessiz kalınmamalı. Kalmayacağız.
Funda Yıldız (TKB Mersin Şube Temsilcisi): Yasalar yasama geçirilsin karar vericilerin hamasetli nutukları, iyimser söylemleri güven vericiliğini kaybetmiştir. Söylem değil, icraat istiyoruz.
Av. Fatma Yakaryılmaz Balcı (Kent Konseyi Yürütme Kurulu Temsilcisi): En temel insan hakkı olan yaşam hakkı maalesef ülkemizde kadınlar için yeterince korunamıyor. Kadın cinayetlerine her gün bir yenisi ekleniyor. Kadın cinayetlerinin birçoğunda kadınların hunharca katledildiğini görüyoruz. Bu cinayetlerin temelinde eril toplumsal düşünce yapısı geliyor. Kadın cinayetlerini durdurmak için uluslararası sözleşmelere uymalı, kanunlar derhal uygulanmalıdır. Bu konudaki en temel kanunlardan biri olan İstanbul Sözleşmesi eksiksiz olarak uygulanmalıdır. Çocukluktan başlayarak , okullarda eğitim verilmeli, kanun koyucu ve uygulayıcıları eğitilmelidir. Hatta bu eğitim toplumun tüm kesimlerine verilmelidir. Eğitileceklerin başında kolluk güçleri gelmektedir. Yapılacak ilk ve en önemli şey İstanbul Sözleşmesini uygulamaktır.
kaynak:mersinyaşam