ABİDİN YAĞMUR
Türkiye’de siyaset hayli zamandır halkla arasına mesafe koydu.
Bunu mecazen söylemiyorum.
Gerçek anlamıyla öyle.
*
Sağcı olsun, solcu olsun, iktidar olsun, muhalefet olsun partilerin genel başkanları Anadolu gezilerini birer ‘showroom’ havasında yapmayı tercih ediyor.
Genel başkanının konuşacağı renkli, albenili bir platform kuruluyor.
Bu platformun 20 metre ilerisine bariyer konuluyor.
Genel başkanlar o mesafeden vatandaşa hitap ediyor!
*
Parlamentoda grubu bulunan partilerden HDP ve İyi Parti’nin bu ‘showroom’ siyasetinden müstesna olduğunu vurgulayalım.
*
Meral Akşener son 2 yıldır Türk siyasetine yeni bir tarz, yeni bir soluk getirdi.
Otobüsün üzerinden, platformun üzerinden, bariyerin gerisinden konuşan, halka uzaktan el sallayan siyasetçi kalıbının dışına çıktı.
Sokakta geziyor.
Caddede geziyor.
Gençlerle, kadınlarla sohbet ediyor.
Sarılıyor.
Dinliyor.
Yaparız, ederiz, çözeriz aceleci siyasetçi kalıplarının dışına çıkıyor.
Vatandaşı sabırla dinliyor.
Bir an evvel konuşma bitsin der gibi acele etmiyor.
Vatandaşı dinlerken gözüne bakıyor.
Soru soruyor.
*
Tüm bunları yaparken çevre kontrolünü yitirmiyor.
Sağdan soldan sesleneni, el edeni izliyor.
Bazen çağırıyor.
Bazen uzanıp elini tutuyor, kalabalığın arasından kendine doğru çekiyor.
Genç, yaşlı, kadın, erkek, zengin, fakir o an Meral Hanıma ulaşmak, derdini anlatmak isteyen herkes ulaşıyor.
Bu bahse yeniden döneceğim…
*
Meral Akşener’in Mersin merkezde, Yoğurt Pazarı civarındaki gezisini izledim.
Kalabalık ve ilgi muazzamdı.
Fakat benim dikkatimi çeken kalabalıktan çok insanların dertlerini anlatma çabası oldu.
İki genç kız, Akşener’in yanına gelip şöyle dediler:
“Avrupa’da yaşıtlarımız birkaç ülke geziyor, biz şehir dışına çıkamıyoruz. Dershaneye gidiyoruz, bir şey alamıyoruz, her çok çok pahalı.”
*
Yıllar evvel, yanılmıyorsam Aydın Çubukçu, “Bu sistemin gençlere koka koladan başka vereceği başka şey yok” demişti.
Bugün kola, bisküvi gibi abur cubur dediğimiz şeylerin fiyatlarına bakınca…
Akşenener’e dert yanan gençlerin sözlerini dinleyince diyorum ki:
“Sistemin gençlere vereceği kola bile kalmamış!”
*
Akşener’in gezisinde derdini anlatmak için uğraşanların başında emekliler geliyordu.
Sadece bir sokakta gördüğümüz manzaranın özeti şu:
Yaşlı mutsuz, genç umutsuz…
Acaba bizim sokakta gördüğümüz bu manzara Türkiye’nin genelini kapsıyor, nüfusun büyük kısmının ruh halini özetliyor mu?
*
Showroom siyaseti yerine halkın içinde olma siyaseti bahsine dönelim.
Kalabalığa karışan, insanlarla temas eden, elini tutan, sarılan, yüz yüze sohbet eden, vatandaşın sözünü bitirmesini sabırla ve saygıyla bekleyen siyasetçi tipi neden solun, sosyal demokrasinin içinden çıkmadı da sağcı, milliyetçi kesimden çıktı.
Bu da bir başka yazının konusu olsun!
kaynak:mersin yaşam