Bugünün nakaratı da bu olsun varsın;
Nasıl olsa, hiçbiri boşuna düşmüyor usuma.
Mevsimin demine, ülkemin gündemine göre.
“Kalan kalır, kalan kalır
Giden gider kalan kalır”-Ne de güzel söylerdi Ahmet Kaya-
“Ben giderim geri gelmem/ Benden sonra kalan kalır”
Önemli olan güzelliklerle anılmak; eski deyimle, hoş bir seda bırakabilmek kalanlara.
Neylersin ki, huylu huyundan vazgeçmiyor bazan da;
Erseler de son demine.
Karanlık düşünceler barışmıyor bir türlü; eşitlikle, çağdaşlıkla, laiklikle.
En fazla da kadınlarla…
Hazmedilemeyen, Cumhuriyetle elde edilip sonrasında yılların kadın mücadelesi ürünü; bin bir emekle geliştirilen kadın hakları.
Ülkemizde, Cumhuriyetle gelen kadın devriminin en önemlilerinden; Türk Medeni Yasası’nın yürürlüğe girişinin yıl dönümüydü dün. – 4 Ekim 1926-
Ailede başlayan ve kadınlar açısından kanun önünde kadın-erkek eşitliğinin temelini oluşturan bazı temel haklar bu yasa ile yürürlüğe girdi.
Miras ve Boşanma konularında kadın ve erkek eşit konuma getirildi.
Evliliklerde resmi nikâh yapma zorunlu kılındı, tek eşle evlilik esası benimsendi.
Kadınlar mahkemelerde tanıklık yapma ve istedikleri meslek dallarını seçme haklarını elde ettiler.
Bugünlerde, Afganistan’da kökten dinci Taliban yönetimince çalışma yaşamından, okullardan, toplumsal yaşamın tüm alanlarından uzaklaştırılıp evlere kapatılan Afgan kadınları için ulaşılmaz olan bu kazanımların kıymeti nasıl da ortada!.
Vazgeçilmezliği de! Değerini bilene…
Değil mi ki; Taliban düşüncesi ile ters bir yanı olmayan anlayışlarca göz dikilen haklar, tam da bunlar!.
Bu yüzden, Müftü Nikahı Düzenlemesi gibi -2017- gibi yasalarla budanması!
Kız çocuklarını eğitimden ve çalışma yaşamından alıkoyacak olan erken yaş evliliklerinin önünü açmak için girişilen onca çabalar!
Bu niyetle; kadına yönelik Cinsiyet Eşitsizliğinden doğan erkek şiddetine karşı kadınların en büyük güvencesi, İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme.
Geçtiğimiz Eylül ayında 26 kadın cinayeti, 19 şüpheli kadın ölümü var. (*)
Giden gider kalan kalır”
Bildiğim; yaşamdan- yaşatmaktan ve insanlıktan yana duruşlar ve iyilik kalır. Kötülükler de unutulmaz elbette.
İstanbul Sözleşmesi’nin iptaline giden yolda, aile birliğini parçalıyor gerekçesiyle; gerici- karanlık anlayışların istediği yönde işbirliği ve gayretler de…
Giden gider, kalanlara ne demeli?
Meclis eski başkanlarından kendisi. Hemen hemen aynı yaşlarda.
Dindar bir Anayasa istemiş; “milletin isteği halinde ilk dört madde değişebilir” demiş.
En büyük hedef Laiklik, bilmeyen mi var?
Yine, demokrasi damarları kabarmış olmalı ki sıkışılan yerde:
Yol açımı için yeni bir Anayasa dillerde.
“Geç bunları anam babam, geç bunları bir kalemde”
Bir de: sakın ola, yeni Anayasa planlarına biz kadınları katma!
Biliriz demokrasi, özgürlük, kadın hakları adına;
Daha önce hangi tuzaklarla ne anayasalar yaptığını.
Ben de, elalemde!..
(*)Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu-
kaynak:mersin yaşam