Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Arzu Günay, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, 1985 yılında Birleşmiş Milletler tarafından 25 Kasım Gününün “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak ilan edildiğini hatırlattı.
Günay, “Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de kadına yönelik şiddet, sürekli artış göstermektedir.
Kadınlar yalnızca erkek şiddetine maruz kalmamakta aynı zamanda erkek egemen sistemin dayattığı baskı, eşitsizlik ve hak ihlalleri ile mücadele etmek durumda kalmaktadırlar.
Buna karşın kadınlar yürüttüğü mücadele nedeni ile de yargılanmakta ve idari yaptırımlarla karşılaşmaktadırlar.
Her gün en az bir kadın cinayeti ile güne başlar olmanın ve bu kadın cinayetlerini normalleştirerek toplumun duyarsızlaştırılması, faillere uygulanan cezaların yetersiz olması ve şiddet gören, tehdit edilen kadınlar için gerekli tedbirlerin alınmaması nedeni ile gerçekleşen bu cinayetler karşısında, devletin tüm organları ve yargı sisteminin sorumluluğu bulunmaktadır” dedi.
“SÖZLEŞMENİN ÖNEMİ BİR KEZ DAHA GÖRÜLDÜ”
Şiddetle etkin mücadele yöntemlerini belirleyen ve şiddetle mücadeleyi devletin öncelikli görevleri arasında sayan, uluslararası hukukun en önemli kilometre taşlarından biri olan İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararının hukuken kabulü mümkün olmadığına işaret eden Günay sözlerini şöyle sürdürdü:
“Parlamento tarafından kabul edilerek iç hukukun ayrılmaz bir parçası haline gelen ve normlar hiyerarşisinde kanunlardan bile önce gelen Uluslararası İstanbul Sözleşmesi’nin tek kişi kararı ile kaldırılamayacağı açıktır.
Mersin Barosu, birçok baro ve STK tarafından hukuka aykırı Cumhurbaşkanlığı kararının iptali için Danıştay’da açılan davalar reddedilmiş olup karar temyiz edilmiştir. Türkiye’nin Sözleşmeden çekilmeye yönelik hukuka aykırı Cumhurbaşkanlığı kararının açıklanmasından bu yana artan kadın ölümleri İstanbul Sözleşmesi’nin önemini ve uygulanmasının gerekliliğini bir kez daha göstermektedir.”
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN VAZGEÇMİYORUZ”
“İran’da kıyafet kurallarına uymadığı gerekçesiyle ahlak polisleri tarafından gözaltına alınan ve öldürülen Mahsa Amani için,
Rusya-Ukrayna savaşında cinsel şiddete maruz kalan Ukraynalı kadınlar için,
sırf ayrılmak istediği için eşi, erkek arkadaşı tarafından dövülen, öldürülen Türkiye’deki kadınlar için,
yaşam tarzı sebebiyle psikolojik, siber şiddete uğrayan kadınlar için kısacası hayatın her alanında,
şiddetin her türlüsüne maruz kalıp şiddete uğrayan tüm kadınlar için haykırıyoruz.
Bizlerin artık, kadının yaşam hakkının ihlaline ve kadının kadın olmasından dolayı uğradığı her türlü şiddet ve ayrımcılığa tahammülü kalmamıştır.
Kadını ötekileştiren, kadınların eşit ve özgür yaşam hakkına ket vuran, kadınları en temel hakkı olan yaşam hakkından mahrum eden zihniyetle mücadele etmeye devam edeceğiz.
Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un tüm şiddet mağdurları için sahada eksiksiz ve kesintisiz uygulanması için mücadele azim ve kararlılığımızdan vazgeçmiyoruz.
Biliyoruz ki mücadele kazandırır, İstanbul Sözleşmesi hayat kurtarır, yaşatır!”
kaynak:mersin yaşam