Mersin İlimizde Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen Kutlama Törenine; Valimiz Ali Hamza Pehlivan ve eşi Yıldız Pehlivan Hanımefendi, Mersin AK Parti Milletvekili Hacı Özkan, MHP Milletvekili Baki Şimşek, CHP Milletvekili Cengiz Gökçel, İYİ Parti Milletvekili Behiç Çelik, Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Fuat Gedik, Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Cumhuriyet Başsavcısı Tolgahan Öztoprak, Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanı Mustafa Kahveci, Tarsus Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Aydın, Toros Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Ömer Arıöz, Vali Yardımcısı İbrahim Küçük, Yenişehir Kaymakamı Nevzat Şengök, Toroslar Kaymakamı İbrahim Çenet, Akdeniz Kaymakamı Zeyit Şener, KKTC Başkonsolosu Zalihe Mendeli, İl Emniyet Müdürü Mehmet Aslan, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Necip Çarıkcıoğlu, Sahil Güvenlik Akdeniz Bölge Komutanı Tuğamiral Oğuz Bavbek, Akdeniz Belediye Başkanı Mustafa Muhammet Gültak, Toroslar Belediye Başkanı Atsız Afşın Yılmaz, sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerin temsilcileri, kurum amirleri ve görevlileri, şehit ailelerimiz, gazilerimiz, öğrencilerimiz ve vatandaşlarımız katıldı.
Vali Pehlivan, tören alanında bulunan askerleri selamladıktan sonra beraberinde Garnizon Komutanı Tuğamiral Gedik ve Büyükşehir Belediye Başkanı Seçer ile birlikte tören için hazırlanan araçla alana gelerek kutlama programına katılanları selamladı ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutladı.
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşımızın okunmasının akabinde Şanlı Bayrağımızın göndere çekilmesiyle başlayan program, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlama mesajının okunmasıyla devam etti.
Vali Pehlivan, günün anlam ve önemine yönelik bir konuşma yaptı. Vali Pehlivan konuşmasında:
“Bugün Cumhuriyetimizin kuruluşunun 99. yıl dönümünü milletçe, hep birlikte gururla idrak etmekteyiz. Bu büyük bayram 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı hepimize kutlu olsun.
Kıymetli hazirun, saygıdeğer Mersinli hemşehrilerimiz, Necip Türk Milletimiz elde ettiği başarılarla kazandığı şanlı zaferlerle, kültürüyle, medeniyetiyle tarihe yön vermiş bir millettir. Büyük devletler kurmuş, tarihe damga vurmuştur. Yürüdüğü bu yolda özgürlüğünden, bağımsızlığından asla taviz vermemiştir. Özgürlüğüne ve bağımsızlığına halel gelme riski olduğunda, imanlı göğsünü siper etmesini bilmiştir.
Tarihi başarılarla dolu milletimiz binlerce yıla uzanan bu uzun yolculukta zaman zaman yorgun düşmüştür. Bitap düştüğü anlar olmuştur. İşte geçtiğimiz yüzyılın başlarında 600 yıl dünyaya hükmetmiş olan Osmanlı İmparatorluğu'nun gücünü kaybetmeye başladığında itilaf güçleri, müttefik güçler ülkemizin, milletimizin, devletimizin bu yorgunluğundan faydalanarak onlarca yıldır içeriden ve dışarıdan uğraştıkları, hayata geçirmek istedikleri yıkıcı emellerini daha da yoğunlaştırmışlar, Birinci Dünya Savaşı ve devamında Kurtuluş Savaşı'nı getiren süreçte üzerimize saldırmaya başlamışlar. Sıkıntılı, zorlu ve çileli yıllar. Milletimiz sıkıntı ve zorluk içerisinde ama inançlı ama kararlı. Çünkü tarihinden aldığı bir miras var. Yurdunu asla düşmana çiğnetmez,çiğnetemez. Milletimiz kararlı ve milletimizin önünde o yıllarda Samsun'a çıkıp kurtuluş meşalesini yakan, özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi bir başkomutanı var. Aziz milletimiz o zorluklar, o yokluklar içerisinde cansiparane bir mücadele veriyor ve Anadolu'muzu düşmanlardan temizliyor. Hemen akabinde bir çınar olan devletimiz, Cumhuriyetin ilanıyla birlikte yeniden yeşeriyor, yeniden dal budak oluyor ve yeniden semaya doğru yükselmeye başlıyor.
Cumhuriyetin ilanından sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki ilk konuşmasında Gazi Mustafa Kemal Atatürk şunları ifade ediyor. “Türkiye Cumhuriyeti, dünya devletleri arasında tuttuğu yere layık olduğunu ortaya koyacağı eserlerle ispat edecektir. Türkiye Cumhuriyeti mutlu, muvaffak ve muzaffer olacaktır.” Evet geçen yıllar içerisinde türlü zorluklar yaşadık. Ama çok şükür bugün ülkemiz yakın coğrafyasında ve bütün dünya ölçeğinde huzurun, güvenin ve umudun adı olmuştur.
Biraz önce Sayın Cumhurbaşkanımızın mesajlarında da bahsedildi. Bugün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramında, Bursa Gemlik'te Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle, dünyada az üretici olan ülkeler arasına girmemizi sağlayacak elektrikli araç TOGG'un fabrikasının açılışı yapılacak. Teknoloji ve bilimde elde ettiğimiz neticelerin işte Atatürk'ün işaret ettiği muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkmanın işaretleri bunlar. Hakeza Milli Savunmada şu anda ataklarımız, İHA'larımız, SİHA'larımız gelişmiş ülkelerden de talep alır hale geldi. Kodlama konusunda,robotik sahada, bilişim gibi alanlarda gençlerimiz, bilim insanlarımız uluslararası düzeyde kabul gören projeler geliştiriyorlar. İşte bütün bu çalışmalar cumhuriyetin, çalışarak üreterek adım adım, aşama aşama yükseltilmesi.
Atatürk “Cumhuriyeti biz kurduk. Onu yaşatacak ve yükseltecek olan sizlersiniz” diyor. Bu da her alanda herkesin üzerine düşeni yapması, çok çalışması ile olur. Evet çok çalışacağız. Sevgili gençler, çok çalışacağız. Çünkü cumhuriyet kolay kazanılmadı. Bu ülkenin temelleri kolay atılmadı. Bugünler vesilesiyle Kurtuluş Savaşı yıllarını öncesiyle birlikte hatırlıyoruz. Az önce bahsetmiş olduğum itilaf devletleri, yedi düvelin saldırıları ülkemizin etrafını ateş çemberine döndürerek,vatanımızı elimizden almaya yönelikti. O zorlu günlerde analar evlatlarını “kalk yiğidim, dağ başını duman aldı, vatanımızın üstünde kara bulutlar dolaşıyor. Kalk! Ülkenin sana ihtiyacı var” diye uyandırdı. Babalar evlatlarını “işaret aldığın gün atandan, yürüyeceksin ve bu millet yürüyecek arkandan” diyerek cesaretlendiriyordu. Anneler, babalar,aileler ana kuzularını “oğlum, seni vatana feda ediyorum. Hadi git. Ya gazi ol. Ya şehit!” diye uğurluyordu. Yola koyuldular. Arkalarına bakmadılar. Dönmeyi asla düşünmediler. Şunu dediler “Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz. Bu yol ki hak yoludur. Dönme bilmeyiz. Yürürüz.” Birbirlerinin yüzlerine gözlerine bakarak cesaret aldılar. Ve adeta ortalıkta sessiz bir çığlık vardı. Bu çığlık, zafer kazanıldıktan sonra merhum milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşı'mızın dizelerine yansıyacaktı.
Neydi o çığlık?
Korkma! Korkma! Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak.
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
Evet bu nidalarla, Allah Allah nidalarıyla yürüyen bir millet ve bu milletin önünde “hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır” diyen bir komutan. Sevgili gençler, bu sayede zaferler kazanıldığını, asla unutmayacağız. Daima hatırlayacağız. Şehitlerimizi asla unutmayacağız. Daima hatırlayacağız. Gazilerimizi asla unutmayacağız. Daima hatırlayacağız. Onlar bağımsızlığımızı, birliğimizi, beraberliğimizi temsil ediyor. Ve uyanık olacağız. Bakınız gelecek nesillere cumhuriyeti en büyük eserim diye teslim eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Gençliğe hitabesinde; “birinci vazifen Türk istiklalini, Türk Cumhuriyeti'ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu vazifeden mahrum etmek isteyecek dahili ve harici bedhahların olacaktır.” diyor. Evet bunun altını çiziyoruz. Dahili ve harici bedhahlar. O gün itilaf kuvvetleri olarak karşımızdaydı. Ve onların içeride, dışarıda iş birlikçileri vardı. İçeriden ve dışarıdan yurdumuza, ülkemize, milletimize, vatanımıza diz çöktürmeye çalışıyorlardı. Ama başaramadılar. Bugünkü tabloya bakarsak maalesef bugün de aynı şer odakları terör örgütleriyle üzerimize gelmeye çalışıyorlar. Ve dahili ve harici omurgasız bedhahlarla üzerimize gelmeye çalışıyorlar. Nitekim bunu 15 Temmuz'da denediler. Terörle yıllardır mücadele ediyoruz, terör örgütleriyle, bölücü terör örgütleriyle denediler. Ama başaramadılar, başaramıyorlar, başaramayacaklar. Çünkü, bugün Mersin Cumhuriyet Meydanı'ndaki bu tablo gibi; kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla milletimiz, ülkesiyle, devletiyle bir ve bütün; inanmış, kararlı, bu kardeşliğini, bu birliğini, beraberliğini, doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle bozdurtmadı bozdurtmayacak. Çünkü bu milletin ecdadı, Çanakkale'de koyun koyuna yatıyor. Kurtuluş Savaşı'nda omuz omuza mücadele etti. Bu kararlılığı ortaya koydu. Biz de aziz ecdadımızın evlatları olarak aynı kararlılıkla mücadele ediyoruz. Hani iman dolu göğsünü siper etmek dedik ya işte bugün de Mehmetçiğimiz, jandarmamız, askerimiz, polisimiz ve bizzatihi aziz milletimiz şer odaklarına karşı göğsünü siper etti, ediyor. Ve tekrar ediyorum sevgili gençler, bizim görevimiz evet vakti zamanı geldiğinde göğsümüzü siper etmek bununla birlikte vatan nöbetini hangi noktada olursak olalım eksiksiz bir şekilde tutmak. Vatan nöbeti bazen cephede olur. Bazen sınır boylarında olur. Bazen bir üs bölgesinde olur. Bazen bir kulede olur. Ama bir devlet dairesinde çalışan da vatan nöbeti tutuyordur. Bir fabrikada çalışan da vatan nöbeti tutuyordur. Özel sektörde, kamuda, hangi birimde olursa olsun vatan nöbeti tutuyordur. İşte öğrencilerimiz, okul sıralarını en iyi şekilde değerlendirmek suretiyle vatan nöbeti tutuyor. Bu nöbet ömür boyu devam eder. Ve bazen kendini dediğim gibi cephede bazen de işinin başında gösterir. Kıymetli hemşehrilerim, saygıdeğer hazirun, sevgili gençler sevgili çocuklar tabii bugünlerde yüreğimiz coşuyor, milli duygularımız pekişiyor. Manevi duygularımız pekişiyor. Cennet misali bir ülkemiz var. Ülkemizi çok seviyoruz. Canımızı verecek kadar çok seviyoruz. Ve biz birlikte güçlüyüz. Birbirimize kenetlendiğimiz sürece güçlüyüz. Omuz omuza verdiğimiz sürece güçlüyüz. Dayanışma halinde olduğumuz sürece güçlüyüz. Bu durumu milli günlerimiz elbette ki kuvvetlendiriyor. Cumhuriyet Bayramımız, milli günler içerisinde müstesna bir yere sahip olan Cumhuriyet Bayramımız işte tarih boyunca kurmuş olduğumuz devletlerin en sonuncusu ve ilelebet payidar kalacak olan cumhuriyetimiz. Cumhuriyetimizi ayakta tutmak, bayrağımızı en yukarılarda nazlı nazlı dalgalandırmaya devam ettirmek, ezanımızı susturmamak, birliğimizi, beraberliğimizi daim kılmak için bugün vesilesiyle Mersin'in Cumhuriyet Meydanı'ndan hep birlikte bir kere daha söz veriyoruz. Şehitlerimize, gazilerimize, ecdadımıza bir kere daha söz veriyoruz. Devletimizin, milletimizin, Türkiye Cumhuriyetimizin ilelebet payidar kalması için hep birlikte çalışacağız. Emek ortaya koyacağız. Alın teri dökeceğiz.
Bu duygularla bir kere daha cumhuriyetimizin 99’uncu yılını en içten dileklerimle kutluyorum. Daha nice 99 yıllar, nice 100 yıllar Cumhuriyet Bayramı'mızı kutlamanın nasip olmasını diliyorum. Ve bir kere daha cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere milli mücadele kahramanlarımızı, vatanımızı vatan yapan bayrağımıza kanından rengini veren aziz şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Kahraman gazilerimizi, ebediyete irtihal edenleri rahmetle anıyor, hayatta olanları şükranla yad ediyorum. Bu meydanı doldurduğunuz şenlendirdiğiniz için sizlere de ayrı ayrı teşekkür ediyor, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.”
Günün anlam ve önemine dair konuşmalar ve şiirlerin okunmasıyla devam eden kutlama programı; Jandarma Komutanlığı’na bağlı birliklerin Tüfekli Hareketler ve Zeybek gösterileri, Büyükşehir Belediyesi Halk Oyunları Ekibinin gösterisi ve Müfide İlhan İlkokulu öğrencilerinin bando gösterilerinin ardından yapılan resmi geçit töreni ile sona erdi.