Aladağlı aileler ve Sosyal Haklar Derneği'nden avukatlar, 1947 gündür adalet beklediklerini, suçluların cezalandırılmadığını belirten ve gelinen aşamayı eleştiren bir açıklama yaptı.
Gelinen aşamanın değerlendirildiği açıklamada şu ifadeler yer aldı:Avukatlar, Aladağ öncesinde ve sonrasında tarikat yurtlarında pek çok olay meydana geldiğini ancak Aladağ'ın daha fazla kamuoyu gündeminde yer aldığını belirterek bu başarının ısrarlı takip, mücadele ve özverili çalışmalar sonucu olduğunu kaydetti.
“Kaçak olan yurt üç katlı eski bir bina, yerler halı kaplı, duvarları lambiri kaplı, çoğu yüzeyde vernik kullanılmış, yangın merdivenlerine çıkan kapılar plastik, kolları çıkarılmış ve siyah perdelerle gizlenmiş. Öyleki çocukların çoğu orada kapı olduğunu bile bilmiyor. Kapı kolları sadece göstermelik yapılan denetimlerde takılmış sonra tekrar çıkarılmış.
Yangın gecesi yurtta belletmen olarak görev yapan kadınlarla yurtla hiçbir alakası olmayan başka kadınlar hatim indirmek için toplantı halindeymişler. Yangın başlayınca bir panikle kaçmışlar.
Bilirkişi raporuna göre belletmenler sakin kalıp bilinçli davranabilselerdi çocuklar sağ salim binadan çıkarılabilirdi. Ama belletmenler oraya tarikat yöneticileri tarafından yerleştirilmişler, aynı tarikattan dini eğitim almışlar ve o yurtta bulunma nedenleri de küçük kız çocuklarına dini eğitim vermek olmuş.
“RAPORLAR BİRBİRİNİ TUTMUYOR, ÇELİŞKİLİ”
Milli eğitim görevlileri tarafından yurdun denetlendiğine dair dosyada bolca rapor var. Ama raporlar birbirini tutmuyor, çelişkili, kendi içinde bile tutarsız. Yangın tatbikatı yapılmadığı halde raporlarda yapılmış gibi gösterilmiş, denetimler üstünkörü yapılmış, bazı raporlar masa başında hazırlanmış, tespit edilen eksiklikler giderilmediği halde yasal yaptırımlar kullanılmamış.
“KEŞİF YAPILMADAN YURT BİNASI YIKILDI”
Yurt yangınından sonra Süleymancılar köyleri gezerek aileleri çeşitli rüşvetlerle davadan vazgeçirmeye çalıştılar. ‘Kızınızı özel okulda okutalım, Adana'da yurda yerleştirelim' gibi tekliflerde bulundular. Son olarak 30 Mayıs 2017'de başlayacak davadan iki gün önce ailelerin haberi olmaksızın hesaplarına para yatırıldı.
11 çocuğumuzun yanarak öldüğü yurt binası mahkeme keşfi yapılmadan yıkıldı. Orada artık bir bina yok ama bizler yangından sağ kurtulan çocukların anlatımlarından yangın öncesi ve yangın anında orada neler yaşandığını biliyoruz. Sadece çocukların dosyaya yansıyan ifadelerinden değil, bilirkişi raporlarından, denetim raporlarından, resmi yazışmalardan, tanık ifadelerinden de biliyoruz.
Aladağ'da 12 kişiye mezar olan yurdu, daha ilk duruşma gerçekleşmeden yıkarak kalan delilleri de kaybettirdiler. Böylece yargılama devam ederken mahkemenin yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırmasının da önüne geçtiler. Yurdun yıkılmasıyla Cumhuriyet tarihinin en büyük delil karartması gerçekleşti.
DAVADA TUTUKLU SANIK KALMADI
Aladağ'da yaşanan yurt yangını olayını araştırmak üzere TBMM de temsil edilen 4 partinin ortak önergesiyle, 01.12.2016 tarihinde araştırma komisyonu kuruldu. Araştırma Komisyonu ön raporunu 28 Temmuz 2017'de meclis başkanlığına sundu. Komisyonun CHP HDP ve MHP'li üyeleri raporu şerh düştüler. Rapor TBMM'de görüşülmedi.
Aladağ davasında yerel mahkemenin verdiği karar benzer davalarda verilen kararlardan daha yüksek olmasına rağmen gerçek bir adalet sağlanamamıştır. Bugün tutuklu hiç bir sanık bulunmamaktadır. Kamuoyunda “Çakıcı affı” olarak bilinen afla serbest bırakılmışlardır.”
kaynak:sözcü