ABİDİN YAĞMUR
Her kış fakire karadır ama bu kış daha mı karaydı ne?
Odun sobası yaksan, odun pahalı…
Elektrikli soba yaksan, elektrik pahalı…
Doğalgazı söylemeye gerek yok.
*
O akşam, kahvehanenin ortasındaki kuzine sobada ellerini ısıtan iki kişi söyleşiyordu:
“Bu sobalar 1700 lira olmuş!”
“Olmuş mu ya o kadar?”
Bizim arkadaşlar çarşı pazarı dolaştılar ertesi gün. Baktılar durum tam da dedikleri gibi.
Olmuş valla…
*
Elektrikten, doğalgazdan kaçsan, odun parasını göze alsan, 1700 lira sobaya vermen lazım yani evvela.
Taksit isteyecek olsan istemeye utanırsın.
Esnafın durumu zaten perişan…
*
Daha bunun yemesini içmesini, mutfağını, dolmuş parasını, bot parasını, mont parasını, çocuğun okul harçlığını saymadım ha…
Onlar olmasa kış kara…
Onları da eklersen kış kapkapra!
*
İşte böyle bir dönemde, ekmeğin 2.5 lira olduğu günlerde, belediyenin halk ekmek kuyruğuna giriyor insanlar.
Söylenti muhtelif…
Ekmek kuyruğunda bekleyenlerin bir kısmı, hayat pahalılığı nedeniyle o kuyruklara girmek zorunda olduğunun bilincinde.
Hükümeti eleştiriyor.
Bir kısmı, bu kuyruklardan hükümetin sorumlu olmadığı, belediyelerin yeterince ekmek çıkarmaması nedeniyle kuyruğa girdikleri görüşünde.
Belediyeleri eleştiriyor.
*
İkinci grubun sesinin daha gür niyeyse…
İkinci grup daha cevval, daha cüretkâr…
*
Türkiye’nin haleti ruhiyesini yansıtır o kuyruklar.
O kuyruklarda atar siyasetin nabzı.
Kim hükümet olacak, kim cumhurbaşkanı olacak, hangi parti birinci, hangi parti ikinci olacak o kuyruklarda belli olur.
Dünya liderini belirleyen de o kuyrukladır…
Asrın liderini belirleyen de…
Fakat sağı solu belli değildir o kuyrukların.
Dibi görünmez, bulanık, sessiz bir göl gibidir.
Dün “dünya lideri, büyük adam” dediğine bugün “Onun zamanında aç kaldık” diyenler de o kuyruktadır…
Dün “Türkiye’ye çağ atlattı” dediğine bugün “Onların zamanında bacağımızda don yoktu” diyenler de o kuyruktadır.
Biraz çocuksudur o kuyruklar, biraz kurnaz, biraz saf.
İnandırması kolay…
Vazgeçirmesi zordur o kuyrukları.
*
Ankara egemenleri çok iyi bilir o kuyrukları.
İnandırması kolaydır ya…
İnandırırlar büyük yalanlara.
Öbür yandakiler ise en ufak gerçekliğe inandıramaz kuyrukları.
*
Büyük yalanlara değil de küçük gerçeklere inansalar.
Ve Nazım’ın dediği gibi “Yetti gari” deyip şapkalarını yere vursalar…
Çok şey değişir ülkede, her şey değişir.
*
Ankara egemenleri bunu bildiği için ha bire büyük yalanlar söylerler. Bir yalan biter, bir başka hayal başlar, o hayal biter, bir başka yalan başlar.
İnanır kuyruktakiler…
*
Bakalım, belediyeler, ekmek zamlarının ve kuyrukların belediyelerle ilgili olmadığına kuyruktakileri inandırabilecek mi?
Büyük yalan karşısında, ufak bir gerçek galip gelebilecek mi?
Bakalım…
kaynak:mersin yaşam