KA.DER (Kadın Adayları Destekleme Derneği) Mersin Şube Başkanı Aysu Zeka, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilişinin yıldönümü dolayısıyla bir açıklama yaptı.
“5 Aralık, Türkiye’de kadınlar olarak seçme ve seçilme hakkını kazandığımız gün. Peki bugün 2021 yılından dönüp baktığımızda bugünü gururla ve mutlulukla anabiliyor muyuz” diye soran Zeka, dünyada bu hakkı kadınlara tanımış ilk ülkelerden biri olan Türkiye’de kadın temsilinin hâlâ düşük olduğuna dikkat çekti.
“YÜZDE 20’Yİ HİÇ BULAMADIK”
Aysu Zeka, “Ne oldu da bu önemli kazanımın üzerine 87 yılda neredeyse hiçbir şey ekleyemedik? Kadınlar kazanmaları gereken yasal haklarını kazandı, mücadele bitti, hala meclise giremiyorlarsa kendi kusurları mı diyoruz? Demeden önce durup bir düşünmek gerekiyor.
Seçme ve seçilme hakkının kazanılmasının hemen ardından gerçekleşen 1935 seçimleri ile Türkiye, mecliste yüzde 4.5’lük kadın temsili ile, dünyada kadın temsili oranında Finlandiya’dan sonra ikinci sıraya yerleşti.
Ancak yüzde 4.5 ile başlayan bu temsil hiçbir zaman yüzde 20’yi bile bulamadı. Hatta 1950 yılında 487 vekilden yalnızca 3’ü kadındı ki bu yüzde 0.6 demekti. 1997 yılında KA.DER’in kurulmasından sonra gerçekleştirdiği çalışmaları ve kampanyaları sonrası yapılan ilk seçimde, yüzde 4 oranı yeniden yakalandı.
2007 yılında, kadın hareketinin yeniden güçlenmesinin sonucu olarak ilk kez yüzde 9.1’lik temsile ulaşıldı” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE 130. SIRADA
Bugün Finlandiya’da parlamentoda kadın temsili yüzde 46’ya ulaşmışken, Türkiye’nin yalnızca yüzde 17.3’lük temsil oranı ile dünyada 130. Sırada olduğunu ifade eden Zeka, “Türkiye’de 20 ilden bugüne kadar tek bir kadın milletvekili çıkmadı. Adıyaman, Ardahan, Artvin, Bayburt, Burdur, Erzincan, Giresun, Gümüşhane, Karabük, Karaman, Kilis, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Osmaniye, Rize, Sinop ve Yozgat’ın isimlerini burada özellikle saymak istiyoruz. B
u vahim durumun fark edilmesini istiyoruz. 2021 yılında kadın temsilinin bu kadar düşük seviyelerde olması, ciddi bir demokrasi ve yönetim krizi demek. Kapsayıcılıktan uzak bir siyasetin ne kadar demokratik olduğunu hep beraber sorgulamalıyız” dedi.
“SİYASETİN KADINSIZ OLMASI DÜŞÜNÜLEMEZ”
Siyasete katılmaya karar veren kadınların çok sayıda farklı engel ile karşılaştığına değinen Zeka sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunlardan en önemlisi finansal kaynaklara erişim sorunu. Çıkar ve rant ilişkileri ile toplumsal ağlara erişim üzerinden dönen geleneksel siyaset yapısı içerisine, kaynaklara ve sosyal ilişkilere erişimi daha az olan kadınların dahil olması güçleşiyor.
Kadınlar, adaylık süreçlerinde, her şeyi bildiğini iddia eden eril zihniyet tarafından mercek altına alınıyor, sorgulanıyor ve baskılanıyor. Tüm bu bariyer ve zorluklara rağmen, kadınlar seslerinin ve sözlerinin duyulması için mücadeleden asla vazgeçmiyorlar, bu da hepimizin geleceğe dair umudunu yükseltiyor.
Türkiye’de kadın hareketi, bugün hiç olmadığı kadar geniş kesimlere ulaşmayı, hiç olmadığı kadar kapsayıcı olmayı başarıyor. Her alanda var olma ve eşitlik mücadelemiz sürerken, hayatlarımızı belirleyen siyasetin kadınsız olması düşünülemez. O koltukların yarısı bizim.”
“Kadınlar olmadan, demokrasi olmaz”
KA.DER Danışma Kurulu üyesi İlksen Sorguç Dinçer, “Yasal olarak kadınların seçilme konusunda hiçbir yasal engel yokken, hatta Anayasa’nın eşitlik maddesine kadınların büyük mücadelesiyle ‘’Devlet bu eşitliği sağlamakla yükümlüdür’ ’hükmü yer almışken, maalesef temsilde eşitlik 87 yıl sonra hala sağlanamamıştır. Bu durum erkek egemen yapının bir sonucudur. TBMM’de ülke adına karar alınıyor. Ve bu ülkede eşit oranda kadın yaşıyor. Kadınların yeterince temsil edilmediği TBMM’de kararlar alınıyor. Artık yüzde 51 oranında oy oranına sahip kadınlar eşit temsil istiyor. Bununda tek yolu fermuar sisteminin uygulanması. Aday listelerinin, bir kadın, bir erkek olarak hazırlanmasıdır. Kadınlar olmadan, demokrasi olmaz” dedi.
kaynak:mersin yaşam