ABİDİN YAĞMUR
Orman yangınının önlenebileceğini ancak göz göre göre yangının büyüdüğünü söyleyen Sarıkeçililer temsilcisi Pervin Sarvan, “Biz bu doğanın yoldaşıyız. Kendimize yeni yurt yeri buluruz. Ama bilmiyorum bizim yaşam alanlarımıza atanan mühendisler, müdürler kendilerine nerede yurt bulacaklar. Tomruk hesabı yapanlar, doğayı yok edenler kendilerine nerede yurt bulacaklar” diyor.
Mersin’deki orman yangınını başından beri takip eden Pervin Sarvan, yangının neden çıktığı, neden bu kadar büyüdüğü konusundaki izlenimlerini Güney gazetesi ile paylaştı. Sarvan’ın sözlerinden bazı satırbaşları şöyle:
*2011’lerde dedik ki keçimizi, ormanımızı, çadırımızı vermeyelim dedik. Çünkü bir alev topu var. Kimse bu yangını görmedi. Yüreklerimizi yakan bir yok oluş var. Bu yok oluşa dur diyebilmeliyiz.
“ORMANLAR KEÇİYE AÇILMALIYDI”
*10 yıldır, 15 yıldır bize kapalı olan ormanlar keçiye açılsın, ormanlar yenilensin, otlar temizlensin dedik ama kimse bizi dinlemedi.
*15 yıldır orman köylüsü ormanlardan kopuyor. Orman mühendisi daireye atanmış ama yöreyi bilmiyor. Yazın da memlekete izne gidiyor. Orman yangınına nasıl müdahale edeceğini bilmiyor.
*Otlatma planı adı altında metrekarelere bölündü. Üzerimize son yıllarda çok geliyorlar. Biz yüz yıllardır bu dağlardayız. Bu dağları, bu ormanları tanıyoruz. Ama sanki bizi bilinçli bitirmek istiyorlar.
*Birileri ateş attı diyorlar. O kişiler benim elimin parmakları sayısı kadar. Biz onların milyonlarca katıyız. Kimse bu yangına körükle gitmesin.
“YA YANACAKSAK BİZ YANALIM”
*17 Temmuz’daki yangında biz elimizle müdahale edelim diyoruz asker bizi oraya koymuyor. Ya yanacaksak biz yanalım. Orada orman yanıyor, canlı yanıyor, kurt kuş yanıyor. Çok derin bir acı bu.
*Yangını önlemenin yolu keçinin bolluğudur. Keçi ağaçlardan dökülen yaprakları da otları da yer. Bulunduğu yeri çapalar keçi. O otlar işte orman yangınını hızlandırır.
*İlk orman yangınında orman müdürlüğü soğutmayı tam yapamadı. Yöre halkı soğutma çalışmasını kendisi yaptı ama müdürlük yapmadı. Bu orman yangını onun için büyüdü.
“BİZ DOĞANIN YOLDAŞIYIZ”
*Gözlerimizle gördük. Yangından tutuşan domuzlar acıyla koşuyor ve yangını kilometrelerce mesafeye taşıyor.
*Benim çocukluğumda göç güzergahımız daha uzundu. Artık daha kısa. Kimse ormanı korumayı düşünmüyor. Herkes tomruk hesabı yapıyor. Elimizde kalan yoldaşlarımızı diri diri toprağa gömecek halimiz yok. Biz bu sınırlar içinde kendimize yurt buluruz. Biz bu doğanın yoldaşıyız. Kendimize yeni yurt yeri buluruz. Ama bilmiyorum bizim yaşam alanlarımıza atanan mühendisler, müdürler kendilerine nerede yurt bulacaklar. Tomruk hesabı yapanlar, doğayı yok edenler kendilerine nerede yurt bulacaklar.”
“Halkın yangına müdahale
etmesine izin verilmedi”
Mersin Barosu avukatlarından Şerife Arıcı Yıldız, yangın bölgesinde incelemelerde bulundu ve izlenimlerini Güney gazetesi ile paylaştı.
Aydıncık ilçesi ile ve Silifke’nin Yeşilovacık mahallesinde incelemelerde bulunan, vatandaşlarla görüşen Yıldız genel durumu şöyle özetledi: “Yeşilovacık’ta Işıklı ve Hırmanlı kesiminde çok yoğun bir orman yangını oldu ve evler yandı. Yeşilovacak’ın denizle buluştuğu yerden dağın zirvesine kadar yanmış. 1500 metreye kadar çıktık. Aydıncık merkez, Soğuksu, Pembecik, Karaseki mahallelerinde çok ağır bir orman kaybı söz konusu ve buralarda da evler yanmış.”
Yangının aşırı sıcaklardan, orman içindeki yabancı maddelerin tutuşmaya neden olmasan çıktığına dair genel kanıyı paylaşan Yıldız, yangının hızla büyümesinin sebepleri olarak da çam ağaçlarının çıralı yapısını ve yörenin hem poyraz, hem batı rüzgarının etkisinde olmasını gösterdi.
ÖNCEKİ YANGIN TAM SOĞUTULAMADI İDDİASI
Avukat Şerife Arıcı Yıldız’ın, yöre insanıyla yaptığı görüşmelere dayandırdığı bir iddia da var. Yıldız, yangının, önceki hafta çıkan yangının tam soğutulmamasından kaynaklandığını ileri sürdü. Yıldız şunları söyledi:
“Yangın ayrı ayrı yerlerden çıkıyor ama ilk müdahale ile sönebilecek nitelikte. Küçük yangınlar bunlar. Hatta yerli halkın müdahalesi ile sönebilecek nitelikte.
Ama jandarma ve orman yetkilileri vatandaşa engel olmuş. Küçük yangınlara vatandaşın müdahale etmesi engellenmiş. Hemen hemen her gittiğimiz yerde bunu dinledik. Vatandaşın erken müdahalesi engellenmiş.
Zaten arazi engebeli, araçlar çıkamıyor. Hava aracı da müdahale etmeyince yangın büyümüş. Bu kadar kaybın nedeni bu. Sahadaki orman personeli iyi idare edilemedi. Bunu biz de yangın sırasında izledik.
Ormanla iç içe yaşayan, orman yangınlarına alışık ve küçük yangınlara müdahale etmeyi bilen bir yöre halkından söz ediyoruz. Ama ekipler vatandaşın yangına müdahale etmesini engelledi. Kendi evini korumak isteyenler başarılı olmuşlar mesela.
Ama birçok ev, vatandaşın müdahalesine izin verilmediği için korunamamış. Aydıncık Pembecik’te önceki hafta da orman yangını çıkmıştı.
Yöre halkının tahmini soğutma çalışmalarının tam olarak yapılamaması nedeniyle önceki yangının korlarının, közlerinin rüzgarla birlikte yeniden alevlenmesi yönünde.”
“YÖRÜKLERİN DÖNECEKLERİ YURTLARI KALMADI”
Yangın söndürme çalışmaları boyunca sahada hiçbir şekilde kriz yönetimi görmediklerini, vatandaşın kendi olanaklarıyla baş başa kaldığını ifade eden Yıldız, “Yörükler şu an yaylada. O nedenle hayvan zayiatı çok az. Ama Yörüklerin kışlık yurtları yandı. Kışın dönüp gelecekleri yurtları yok artık. Yörede ziraat kaybı fazla yok ama çok büyük oranda orman ve doğal yaşam kaybı var” dedi.
kaynak:mersin yaşam