Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ülkenin dört bir yanındaki çiftçilerin sorunlarını dile getirdi. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:
– Siyasi görüşlerimiz farklı olabilir ama ağaç hepimiz için, kuşlar hepimiz için, onlar yaşayacak ki biz de geleceği kurtaralım. Eko sistemi koruyalım. Öncülüğünü İkizdereli kadınlar yapıyor, biz de gurur duyuyoruz. İkizdereliler güçlerinin farkındalar, toplumun her kesiminden destek alıyorlar. Çünkü tabiatı korumak hepimizin ortak görevi. Ağaç, kuşlar, arılar, balıklar hepimiz için. Onlar yaşayacak ki biz de yaşayalım.
– Perşembe günü Isparta ve Burdur’daydık. Vatandaşlarla konuştuk. Sabahın 5’inde gül toplamaya gittim kadınlar ile birlikte. Sorunlarını anlattılar. Onların sorunlarını çözmek bizim boynumuzun borcudur. Gül üreticileri taban fiyatın 7.5 TL olmasını istiyor. Erdoğan eğer “Bu fiyat çok” diyorsan, git sabahın 5’inde benim gibi gül topla, gör bakalım az mı çok mu? Gül birliği teknolojik altyapısının yeniden belirlenmesi gerekiyor. Bunların iktidarında bu olamaz ama biz iktidar olacağız ve bunu yapacağız.
HAYDİ ERDOĞAN VAKİT TAMAM
– 2011 yılında “Su kanallarını boş verin, durdurun. Kapalı devre sulama yapacağız” dediler. 10 yıldır her seçimde Şarkikaraağaç (Isparta) gidip su getireceğiz derler, her seçimde oylarını alıp giderler ve bir daha da asla hatırlamazlar. Onlar oylarınızı almak için size yalan söylediler, biz asla yalan söylemeyeceğiz. Bir siyasetçi halkına yalan söylüyorsa bilin ki o, halkına hizmet edemez. Artık bu ülke AKP’yle vedalaşmaktadır! Haydi Erdoğan vakit tamam, seçim zamanıdır bu zaman. Seçimden kaçma, korkunun ecele faydası yok.
FINDIK FİYATININ 35 TL OLMASI LAZIM
– Fındığı uluslararası tekellere teslim ettiler. Eğer bu düzen böyle giderse önümüzdeki 10 yıl içinde bütün fındık üreticileri büyük bir tekelin işçisi olacak.
Fındık fiyatının 35 TL olması lazım. Bu fiyatı verirler mi, vermezler. Çünkü uluslararası tekellere hizmet ediyorlar. Üzerine fındık üreticisini ayağını denk al diye tehdit ediyorlar.
– Türkiye’de demokrasi var diyorlar. Hangi demokrasi var? Artvin’de çay üreticisi çıkmış hakkını istiyor, sen onu copluyorsun. İthalatı yasaklayacağız, kaçak çayı da meydana koyup, dibine kibriti vereceğiz ve yakacağız.
– Türkiye’de büyük bir kuraklık yaşanıyor. Dünyada ısının giderek yükseleceğini herkes biliyor. Tarım için, su için önlem almak gerekiyordu. Bunu kim düşünecek? İktidar sahipleri. Düşündüler mi? Kesinlikle Hayır!
ÖFKEDEN BESLENEN BİR DİN İNSANI OLAMAZ
– Bütün inançların temelinde huzur vardır, kin ve nefret yoktur. Sen Yunus Emre’yi de mi bilmiyorsun. Öfkeden beslenen bir din insanı olmaz. Ayasofya’yı Atatürk’e hakaret etmek için açtınız? O meczup acaba İstanbul’un işgal altında olduğunu biliyor mu? O meczup acaba Mustafa Kemal’in gemilere bakıp “geldikleri gibi giderler” dediğini biliyor mu?
– Bu meczup kişi acaba Kahramanmaraş’ta düşmana ilk kurşunu atan Sütçü İmam’ın ne dediğini biliyor mu. ‘Her kim Kuva-yi Milliye ve Atatürk hakkında düşmanlık yapar, onların damarında kafir kanı vardır’ diyor.
– Atatürk bizim ortak değerimizdir. Hepimizin minnet duyduğu bir kişidir. Bahçeli ‘Atatürk bizim kırmızı çizgimizdir’ diyor ama çizgi Saray’a yaklaşınca renk değiştiriyor. Renk değiştirmeyecek.
EKONOMİ YÜZDE 7 BÜYÜMÜŞ!
– Normalleşme başladı. İş yerlerini açtınız, aşılamada önce iş yeri sahibi ve çalışanların aşı olması lazım. Ayrıca kiralar stopaj kalkmalıdır. İcralar ertelenmelidir. Kredileri en azından erteleyin. Ekonomi yüzde 7 büyümüş diyorlar. Bakkala, işçiye, esnafa sordum. “Ne büyümesi, hepimiz dertliyiz” diyorlar.
– Kimler büyüdü? Beşli çete, onlar yüzde 40-50 büyüdüler. Devlete dolarla borç verenler de köşeyi döndü. Saray beslemeleri, onlar ihaleyle zaten büyüyorlar. 4-5 maaş alanlar da büyümeden yararlandılar.
– Tefeciler de büyüdü. Yüksek faizle devlete para verenler de büyüdü. Mafyanın keklediği siyasetçiler de bu işten iyi para kazandılar. 83 milyon insan bir avuç kişiye çalıştı.
– Devleti yönetenlerin ahlaklı olması lazım. Beytülmal’a el uzatmaması lazım. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumaları lazım. Vatandaştan aldıkları her kuruşun hesabını vermeleri vermeleri lazım. Devleti yöneten, yalancı olamaz, olmamalıdır.
İÇİŞLERİ BAKANI SUÇU NİYE GİZLİYOR?
– Bu devletin içişleri bakanı TRT’de programa katılıyor. “Bir siyasetçiye ayda 10 bin dolar rüşvet veriliyor” diyor. “Savcı çağırırsa gidip açıklarım” diyor. TCK 279 “Suçu bildirmeyen kamu görevlisine 6 aydan 2 yıla kadar hapis verilir diyor.”
– Finlandiya başbakanı 300 Euro’luk sabah kahvaltısını devletin kesesinden ödedi mi? ödemedi mi? Finlandiya polisi bunu araştırıyor. İşte devlet böyle yönetilir.
TBMM BAŞKANI POSTA MEMURU GİBİ
– İçişleri Bakanı suçu niye gizliyor? Saraya şu mesaj gönderiyor: Bana dokunma bak, bu başlangıç. Devleti bu mantıkla yönetirseniz, devleti mafyaya teslim edersiniz.
– TBMM başkanı Şentop, bu kara gölgeyi kaldırmak zorundadır. Eğer Şentop bu 10 bin dolar konusuna sessiz kalamaz. Sessiz kalıyorsa “Acaba o da mı alıyor” diye sorulur. Beyefendi posta memuru gibi. Bir siyasetçiye her ay 10 bin dolar rüşvet veriliyor diyor. Şentop sessiz kalıyor. Sen ileride torunlarının evlatlarının yüzüne nasıl bakacaksın?
SENDE CESARET VARSA…
– Bir an önce seçime gitmeliyiz. Halkın huzura ve barışa ihtiyacı var. Türkiye’nin mafyadan beslenen, mafyadan para alan siyasetçilere ihtiyacı yok. Türkiye’nin devletin hazinesine saygı gösteren namuslu siyasetçiye ihtiyacı var.
– Kimden kaçıyorsunuz? Milletten kaçılır mı? Sandığı koyacaksın, vatandaş seni istiyorsa yine koltuğa gelirsin. Er meydanı değil, televizyon istiyorsan, sende cesaret varsa kanala da gelirim. İster A Haber, ister CNN olsun, hepsine gelirim.
kaynak:sözcü