Mersin Kadın Platformu bileşenleri, Özgecan Aslan Barış Meydanı’nda bir araya gelerek, kadın cinayetlerinin sembol isimlerinden biri olan Özgecan Aslan’ı ve erkek şiddetine kurban giden kadınları andı.
Mersin Kadın Platformu adına açıklamayı Zeynep Kaya okudu. Kaya şunları söyledi:
“Bugün Mersin Kadın Platformu olarak 6 sene önce üniversiteden eve gitmek için bindiği minibüsün şoförü Suphi Altındöken tarafından katledilen kız kardeşimiz Özgecan Aslan için buradayız. Özgecan katledileli 6 yıl geçmiş olsa da kadın cinayetleri katlanarak devam ediyor. Erkek egemen hukuk anlayışıyla katillere tahrik indirimi verilirken aynı zaman da sırtları sıvazlanıyor. Özgecan’ın bindiği minibüste kaçırılıp tecavüz edilerek katledilmesi ile kadınların erkek şiddetine, kadın cinayetlerine, EŞİTSİZLİĞE karşı duyduğu öfke bir kadın isyanına dönüştü. İktidar bir yandan idam, hadım tartışmaları yaparken, bir yandan da Özgecan üzerinden masumiyet tartışması yaparak kadınları bir kez daha makbul-makbul olmayan olarak ayrıştırdı. Ama kimse bu cinayetin sorumluluğunu almadı! Almıyor! Engel olunamayan erkek şiddetinin karşısında günde en az üç kadın öldürülüyor. Kadınlar vahşice katledilirken, kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesi için bütüncül,ve etkili işbirliği içeren politikaların hayata geçirilmesi anlamına gelen İstanbul Sözleşmesi geri çekilmek isteniyor. Her kadın cinayeti sonrasında ekranlara çıkıp katilleri lanetlemek yerine, katilleri etkin bir şekilde yargılayın. İki yüzlü politikanızı da samimi olmayan açıklamalarınızı da kabul etmiyoruz. Hakkımız olan yaşamı istiyoruz.”
“Pandemi ile birlikte gün geçtikçe artan şiddet, yoksulluk ve kadın cinayetleri karşısında sesimizi yükseltiyoruz. Yasta değil isyandayız! Biz kadınlar biliyoruz ki kadın cinayetleri canilikten değil, erkek şiddetinden artıyor. Bizleri katleden erkekler, mahkemelerde tahrik indirimi, iyi hal indirimi alıyorken katilden daha çok katledilen kadınların giydiği kıyafet, sokakta olduğu saat konuşuluyorken hiçbiriniz samimi değilsiniz. Ancak ve ancak var olan yasalar etkin uygulanırsa, mahkemeler ve kolluk güçleri görevlerini yaparsa kadın cinayetlerinin önüne geçilebilir. Musa Orhan gibi tecavüzcü ,katiller dışarıdayken yaşamak için öldüren Melek İpek hakkında müebbet hapis isteniyor. Öz savunma yapan kadınlar içerideyken yüzlerce katil sokakta kadınların yaşamını tehtid ediyor. Ama ne meclis ne de iktidar kadın cinayetlerini durdurmak için harekete geçiyor. 2020 yılında en az 300 kadın öldürüldü. Bunların içinden 171 kadının ölümü şüpheliydi. Kadınlar öldürülüyorken cinayetin üstü intihar veya kaza denilerek örtülüyor. Ama bizler çok iyi biliyoruz ki bu cinayetler ne intihar ne de kaza. Şule Çet davasında da görüldüğü gibi katiller yargılanana dek adliyeleri, salonları terketmeyeceğiz. Erkek adaletinizi yıkıp gerçek adaleti biz kadınlar sağlayacağız. Bu ülkede kadınları şiddetle barıştırmak isteyen, kadınları sadece aile ile tanımlayan, kadının ikinciliğini meşrulaştıran ve kadınları toplumdan soyutlayan polisler, hukukçular ve siyasetçiler var. Kadın düşmanı politikalarınız yüzünden ne sokakta ne de yaşadığımız evlerde güvendeyiz.
Bizler bunu Ayşe Tuba Arslan’ın 23 kez şikayet etmesine rağmen tutuklanmayan katilinden biliyoruz. Özge Can öldürüldüğünde üstünde ki kıyafet, minibüse bindiği saat konuşulmuştu. Bizleri öldüren işte bu erkek zihniyettir! Katillerden daha çok kadınların yargılandığı zihniyetinize de kadını ötekileştiren kadın düşmanı politikalarınıza da geçit vermeyeceğiz. İktidarın göstermelik taziyeleri ve açıklamaları dışında sıkça gündeme getirdiği cinayet veya istismar sonrası idam gibi cezalandırma yöntemlerinin kadına yönelik şiddeti durduramayacağını bir kez daha söyleyerek yaşamı savunmaktan vazgeçmeyeceğiz.”
kaynak:mersin yaşam