ŞERİFE ARICI YILDIZ
Her yılın sonunda biten yılın değerlendirmesini yapıp, gelecek yılın beklentilerinden bahsetmek adettir. Yıl sonundan beri bu adeti yerine getirmek için birçok kez niyetlensem de elim kaleme, pardon klavyeye varmadı. 2021’in ilk ayı biterken bari adet yerini bulsun dedim. 2020’den adeta koşarak çıktık. Ülke olarak yaşatmadığı melanet bırakmayan bu yılı neredeyse davul zurnayla uğurlayacaktık. Bu yıla bir isim vermek gerekirse pandemi yılı demek doğru olur. Ancak bu pandemi sadece sağlığımızı etkilemedi; hayatımızı öylesine etkiledi ki sanıyorum önümüzdeki yıllarda bu yıla dair birçok kitap yazılacak, filmler çekilecek. Ekonomiden, eğitime, beslenmeden, iletişime dünya yeni bir yaşama evrildi. Milyonlarca insan salgınla birlikte yaşamını kaybetme kaygısının yanında işini kaybetti. Büyük devletler bütçelerinden önemli bir kısmı sosyal yardımlara ayırdı. Aşı 2020’nin en önemli arayışı oldu. Nihayet yılın sonunda bulundu ve 2021 başında uygulanmasına başlandı. Almanya’da Prifizer’in ürettiği aşıda iki Türk bilim insanının olması pandeminin bize yaşattığı en güzel duyguydu. Geçmişte birçok aşıyı üreten Hıfzıssıhha kurumunun kapatılmış olması her konuda olduğu gibi ülkemizi aşıda da dışa bağımlı hale getirmiş olması, ihtiyaç kadar aşının temin edilememesi ise ayrı bir konu.
Pandemi süresince halkla doğru bilgi paylaşmayan hükümet, dışarıya yardı. Göndermekle övünürken, kendi vatandaşından 10 Tl bağış isteyen ülke olarak bir farka daha imza attı. Bilim kurulu tavsiyelerine uymayan, mış gibi tedbirlerle sürü bağışıklığına kendini teslim eden hükümet, milyonlarca sağlık çalışanını büyük risk altında çalıştırırken covidi onlar için meslek hastalığı olarak kabul etmedi. Halkla gerçekleri paylaşan Türk Tabipler Birliği’ni hain ilan etti. Pandemi devletler için adeta bir turnusol kağıdı oldu. Gerçek Sosyal devletle, kağıt üzerinde sosyal devletler belli oldu. Türkiye’nin hangi gruba girdiği malum. Aşı her şeye rağmen bir psikolojik rahatlık sağlasa da pandemi 202’ e de damga vuracak gibi görünüyor. Yaklaşık bir yıldır eve kapalı çocuklar yaşlılar gençler psikolojik sorunlar yaşıyor. Geçim sıkıntısından intiharlar, isyanlar ülkeyi sarıyor. Boşalan hazine SOS verirken Cumhurbaşkanı tavan yapmış enflasyonu indirmek için fiyatlara ” inin” emri veriyor. Dışarıda ise ABD seçimleri 2020’nin siyasi olayı oldu. Trump’un yerine Biden’in geçmesi dünyada yeni bir sürecin başlangıcı gibi görünüyor. Ülkesine pandemide izlediği sosyal politikalarla bir kez daha saygınlık kazandıran Angela Merkel ise zirvede iken siyaseti bırakma kararı ile bir kez daha devleşti. Bizim cephede ise bir daha bu sistemle iktidara gelemeyeceğini anlayan iktidar, sistemle bir kez daha oynama planları yapıyor.
2021’in ilk ayı biterken kimse henüz önünü göremiyor. Astrologlar 2021’in kova yılı olduğunu ve kovanın temsil ettiği olumlu değerlerin dünyaya iyi geleceğini söylüyorlar. Umut ediyorum haklı çıkarlar. 2020 ve öncesi bizi çok yordu. Dünyanın yeni bir paradigmaya ihtiyacı var. Sadece biz değil dünya da artık bu kadar kapitalizmi, savaşı, sömürüyü, çevre katliamını kaldıramıyor. Pandemi bunun bir tezahürü. İnsanlık da devletler de pandemiden ders almalı. Hiçbir kaynak sonsuz değil. Artık bu çılgın tüketime bir dur deyip hayatı ve insanı yeniden üretecek bir motto dünyaya hakim olmalı. Bilim insanlığın güneşi, adalet kutup yıldızı olmalı. Ve insanlar bu güzel gezegeni ve ülkeyi adilce paylaşacak yönetimler kurmalı. Yoksa pandeminin biri biter biri başlar. 2021 iyileşme, arınma, düşünme, yenilenme yılı olsun…
kaynak:mersin Yaşam