OLGU EROL KARAASLAN
Ağırlaşan pandemi koşulları, işsizlik, ekonomik kriz gibi onlarca krizle boğuşan halk iyice bunalmış durumda. Ülke genelindeki kötü gidişat kaçınılmaz olarak yerelde de kendini devam ettiriyor. Pandemiden maddi ve manevi olarak en fazla etkilenen kesim olan, krizin ilk dalgada gelirsiz bıraktığı kadınlar uzun vadedeki daralma sürecinde de toplumsal ve ekonomik kazanımlarını da kaybedecek noktaya sürükleniyor.
Her gün onlarca kadın ve çocuğun birlikte yaşadığı erkekler tarafından istismara uğradığı, şiddet gördüğü mekanlar olan evler; pandemi koşullarında kadınlar için salgından çok daha büyük tehlike oluşturuyor. O evlere hayat sığmıyor, yoksunluk, acı sığıyor.
Bunun önüne geçmek için yerel yönetimler, birçok sivil toplum kuruluşu canla başla çalışıyor ancak kentimizde Cumhur İttifakının yerel unsurları faturayı kent halkına kesmeye devam ediyor.
Bugün gerçekleştirilen kent meclisinde bunun örneklerini kadınlar ve çocuklar adına utanarak izledik.
Kent özelinde, bu küresel salgın ve kriz koşullarında kadın ve çocukları korumak için birçok çalışma yapan Mersin Büyükşehir Belediyemizin, Mersin Baromuz ile yapmak istediği ‘kadına şiddetin ve çocuk istismarının önlenmesi’ içerikli İş Birliği Protokolü ikinci kez Cumhur İttifakına mensup Meclis üyelerince ret ediliyor.
Hiçbir mantıklı zemine dayanmayan, kurumlar üzerinden gidilmeyerek, kişiler üzerinden ötekileştirerek, toplum menfaati hiçe sayılarak, tamamen ideolojik, akıl, mantık ve vicdan dışı alınan bu ret kararı da diğerleri gibi hepimizin hafızalarına kazınıyor.
Hayatta geri alınamayacak haksızlıklar vardır. Hiçbir özrün telafi edemeyeceği, hiçbir pişmanlığın geri getiremeyeceği, birazcık vicdanı olan hiç kimsenin affedemeyeceği. Bir çocuğun yardım çığlığına, bir kadının yalvarışına kayıtsız kalmanın kayıtsızlığı mesela. Çocuksu adalet çağrısının yok sayılması mesela. Yaptığınız bütün haksızlıkların şiddetince utanç düşüyor payınıza.
Adalet, hakkaniyet ne güzel sözcükler oysa. Kocaman aynalar gibi, bir baksanız derinlemesine yüzleşeceksiniz kendinizle. Her şeyi yerli yerine koyabileceksiniz belki de.
Başkalarının acılarını gören gözleri yerine, vicdanı tahakküm arzunuzun yerine, adalet terazisini yüreğinizin içine.
Bizim içinse, karanlık evlerin içlerinden, küçücüklerin kocaman yüreğinden, aydınlık bir geleceğe doğru gidebilmek için yine, yeniden ileriye..
“Önce kadınlar ve çocuklar!”
kaynak:mersin yaşam