"Hangi kimlikten olursa olsun her insanın görüşü önemlidir. Hangi kimlikten olursa olsun her kimliğe saygı göstermek CHP’nin temelidir. Bizim sevdamız Türkiye’dir, Türkiye’de yaşayanlardır. Bizim sevdamız vatandır, bayraktır. Tarihin bize yüklediği bir sorumluluk var. Adaleti sağlayacak olan kişiler hakimlerdir. Sadece hukuku değil vicdanın da sesini dinlemelidir hakimler. Sadece kanun çıkarmakla hukuk işlemez" dedi.
"Bostancı-Dudullu metro inşaatında 2 işçi hayatını kaybetmişti. Aileleri bizi yalnız bırakmayın, davamızı izleyin dedi" diye sözlerini sürdüren CHP lideri, "Dün tarihi bir karar çıktı. 5’li çete diye tanımladığımız grubun yaptığı metro inşaatını yapanlar ve alt yüklenici firmaların yetkilileri ertelenmeksizin 6 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldılar. Adalet bir şekilde yerini buluyor. 'Davamızı izleyin, karşı taraf çok güçlü, ölen kişileri suçlu ilan edebilirler' dediler. O hakimler vicdanının sesini dinledi. O hakimleri tebrik etmek bizim görevimizdir" diye konuştu.
CHP lideri, "Bir vali bulunduğu yerde devleti temsil eder. Vali, sıcak siyasete girmez. Bulunduğu yerde herkese eşit mesafede bulunur. Adaletin ölçüsü valide belirlenir. Vali, devlet adamı gibi davranmak zorundadır. Valilik sıradan bir görev değildir" derken, "Diyarbakır Valisi bir açıklama yapıyor. 'Mesele işsizlik değil, işi beğenmemek'. Bunun üzerine il başkanına telefon ettim, 'Gerçekten böyle bir tablo var mı' diye sordum. 'Hayır efendim alakası yok' dedi. 'Geçici iş ilanı çıktığı zaman kilometrelerce kuyruk oluyor' dedi" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dünya kadar işsiz var. Sadece Diyarbakır’da mı, hayır. On binler yatağa aç giriyor. Hak arayanların önüne baraj koyuyorsunuz. Gebze’de işçiler işsiz kalmışlar, bir kısmı ücretsiz izne çıkarıldı. Hak arayacaklar engelleniyorlar. Şiddet uygulasalar haklısınız diyeceğiz. Bu insanlar hak istiyorlar, ekmek istiyorlar ama bunlar şiddet uyguluyorlar. İnsanlara saygı duymak zorundayız."
"Bizim bir gemimiz uluslararası sularda durdurularak usulsüz bir şekilde arandı" diyerek Libya açıklarında hukuksuz bir şekilde Alman askerlerinin Türk gemisinde arama yapmasına tepki göstererek CHP lideri "Ne oluyor arkadaşlar? Benzer bir olay İsrail’de olmuştu. İsrail bizim vatandaşlarımızı aramış ve öldürmüşlerdi. Biz dava açtık ne oldu? Meclis’te bir gece yarısı çıkan bir kanunla davadan vazgeçildi. İsrail tazminat vermedi, bir vakıf gösterin ben oraya bağış yapayım dedi. Almanya ve İtalya’yı şiddetle kınıyoruz. Hükümetten bu konuda çok net bir yanıt bekliyoruz. Batı’nın bu konuda çifte standart uyguladığını çok iyi biliyoruz. Ben bunu AB’ye de söyledim. En açık örnek Kıbrıs’tır. Tek dillendiren CHP’dir. Türkiye’de eserler, gürlerler, oraya gidince de kapı arkasında bir emriniz var mı diye sorarlar" diye konuştu.
24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla öğretmenlerin sorunlarını aktaran CHP lideri Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
"Bir milletin en zengin kaynağı yetişmiş insan gücüdür. Petrolü olan ülkeleri görüyorsunuz. Ama yetişmiş insan gücü olmadığı için o petrol başlarına bela oldu. Sanat ve kültür üretemiyorlar. Yetişmiş insan gücünü yetiştirenler öğretmenler. O nedenle öğretmenler bütün saygın ülkelerinde el üstünde tutulur. Öğretmenler sadece çocuklarımızı yetiştirmezler. İçinde bulundukları toplumun da kanaat önderleridir. Kırsalda ya da kasabada derdi olan biri öğretmenin kapısını çalar. Öğretmen aynı zamanda hiçbir mesleğe kısmet olmayan bir şansa sahiptir. Öğretmen bütün sevgisiyle çocuğu kucaklar, sorunlarını çözmeye çalışır, anne ve baba görevini üstlenir. Öğretmen aynı zamanda hepimizin ilham kaynağıdır. Resimi, müziği o sevdirir. Sorun çözmeyi o bize öğretir. Öğretmen aynı zamanda toplumun bugününü ve geleceğini belli eden bir unsura sahiptir. Bizim aydınlanmamızın kaynağı da öğretmendir.
Biz hep Türkiye’nin 5 temel sorunundan bahsederiz. Bunlardan birisi eğitimdi. Eğitim, bir ülke dünyada söz sahibi olmak isterse eğitime önem verilmeli. 21. yüzyılda eğitimde en büyük devrimi gerçekleştiren ülke Finlandiya’dır. CHP olarak Finlandiya’da eğitim reformunu gerçekleştiren bakanı gerçekleştirdi, yaptığı reformu kendisine sorduk. Eğitimimizi gerçekten milli ve evrensel değerlerle uyum içinde mi? Benim çocuğum okula gidiyorsa iktidar partisinin milletvekilinin çocuğu da okula gidiyor. İktidardakiler eğitimin önemini biliyorlar mı? 7 bakan değişti, 7 farklı eğitim düzenlemesi oldu. 5 AKP’li kanun teklifi verdi, hiç birisi öğretmen değildi. Çocuklar, 18 yıldır denek olarak kullanıldı. Öğretmence cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren büyük önem verildi. Öğretmenler devlet protokolünde yer alıyordu.
Liyakatin yerini torpil alınca bir çok kişi eğitim üzerinde söz sahibi oldu. Kadrolu öğretmen var, sözleşmeli öğretmen var… Aynı derslere giriyorlar ama aynı ücreti almıyorlar. Bu mu adalet? Öğretmenin günü takip etmesi lazım, sanatı bilimi takip etmesi lazım. Hangi parayla yapacaklar?
Sözde bir Fatih projesi yaptılar. Öğretmenlere ücretsiz bilgisayar verecekleri, vermediler. Nereye gitti o para? Bir öğretmen arkadaşım şunu söyledi: 'Son 10-15 yılda öğretmenlik çok değersizleşti. Eskiden toplumda saygın bir yeri vardı şimdi o kalmadı.' Sayın öğretmenim CHP, öğretmenleri toplumun en saygın yerine getirecek sana söz veriyorum. Ataması bekleyen öğretmenler… Öğretmen olmak için okulu bitirdiler. Pırıl pırıl öğrencileri karşılayıp onları yetiştirecekler. Kendi imkanlarıyla kampanyalar yapıp onlara yeni imkanlar sağlayacaklar. Ama bugün yüz binlerce öğretmen atama bekliyor. Hani bütün okullarınız ihtiyaçlara cevap veriyorsa, hani bütün öğrencilerin olduğu her yerde öğretmenler varsa diyeceğiz ki tamam başka bir planlama sorunu var. Sayıştay’ın raporunda ortaya çıktı. Diyor ki, '138 bin 393 öğretmen eksiği var.' Dışarda da atama bekleyen yüz binler var. Niye atama yapmıyorlar, soru bu.
Yüz binlerce öğretmen 3600 ek gösterge yüzünden emeklilik bekliyor. Siz söz verdiniz versenize ek göstergeyi. Köy okullarının açılması lazım. Öğretmen var, okul var, köy okulları neden açılmıyor bunların açılması lazım. Bir sınıfta 50-60 öğrenci var bunlara son verilmesi lazım. Doktora yapıp, çekirdek satıp, atama bekleyen öğretmen var. Kağıt toplayıp topladığı kağıdı satan atama bekleyen öğretmen var. 21. yüzyıl Türkiye'sinin en büyük ayıbıdır bu. Üniversiteyi bitirdikten sonra kağıt toplayıp geçimini sağlayan öğretmenin dramını biliyorlar mı? Bunların tamamı bir siyasi tercihtir. Parayı nereye harcayacaksın? Londra’daki tefecilere mi harcayacaksın, öğretmenlere mi? Bu bir siyasi tercihtir. Atama bekleyen öğretmenler kampanya açtılar 60 bin atama için. Sayıştay’ın raporuna göre yüzbinler lazım. Yapmazlar. Ne olursa olsun oy alacaklarını biliyorlar. Talimatı verirse bir anda 3600 ek gösterge kanunu çıkar.
Bize soruyorlar 'siz iktidar olunca ne yapacaksınız?' Güzel soru. Bir öğretmenler meslek kanunu çıkaracağız. Öğretmenler için bağımsız bir kanun olacak. Öğretmeni toplumda en saygın konuma getireceğiz. Hiçbir öğretmen yoksulluk sınırının altında maaş almayacak. Yoksulluk sınırı 7 bin lira civarıydı, açlık sınırı da asgari ücretin altında. Her yerden keseceğiz. İmkansa bütün imkanlarımızı kullanacağız. Bu ülkede öğretmen yoksulluk sınırının altında maaş alamaz.
Bursa’da deprem yüzünden çok sayıda okul yıkıldı, yıllardır yapılmıyor. Neden yapılmaz, para yok. Bütçenin en az yüzde 18’i Milli Eğitim Bakanlığı’na gidecek. Böylece çocuklar pırıl pırıl okullarda eğitim alacak. Bu bir siyasi tercihtir. Köy okulları yeniden açılacak. Eğitimin tüm bileşenleriyle oluşacak bir politikayla eğitim üretimle eş güdümlü olacak.
Bütün organize sanayi bölgelerine teknik liseler kuracağız. Bu okullar Milli Eğitim Bakanlığı ve organize sanayi bölgesinin ortak yönetiminde olacak. Bu okullar yatılı olacak, eğitim 6 yıl olacak. 3. sınıftan itibaren öğrenciler staj yapacak, staj yapanlarının sigorta primini devlet ödeyecek. O çocuklar eğitim aldığı alanın iz düşümü fakülteye artı 5 puanla girecek. Biz bunlara çağdaş köy enstitüleri diyoruz. Okulların ayrı bütçesi olacak, o bütçe denetlenecek, okul aile birliği ile birlikte o bütçe yönetilecek.
Onlar çocukları sevmiyorlar, biz seviyoruz. Onlar öğretmenleri sevmiyorlar, biz seviyoruz. Onlar bilimi sevmiyorlar, biz seviyoruz. Onlar tüyü bitmemiş yetimin hakkını yerler, biz savunuruz. Öğretmene en büyük saygıyı Atatürk göstermiş. 1921 Kongresi'nde oluyor. Öğretmenleri toplumun saygın birer lideri olarak tanımlıyorlar. Bir kere iktidardakiler öğretmenler için böyle bir şey dedi mi? Öğretmenler iradesini pazarlayan kişiler değildir. 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde niye size bir maaş ikramiye verilmez. Bütçede para var, öğretmenlere verme konusunda siyasi tercih yok."