21 baro başkanının katılımıyla resmi sosyal medya hesaplarından canlı yayınla gerçekleşen adalet nöbetinde konuşma yapan Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, işçiler, kadınlar, çocuklar, siyasi muhalifler, gazeteciler ve hukuksuzca tutuklanan avukatlar için adalet istedi. Yeşilboğaz ülkemizin içinde bulunduğu süreci, “Akıl firarda vicdan çukurda” şeklinde değerlendirerek, hukukçuların hukuksuzluk karşında figüran olmasından rahatsızlık duyduğunu ifade etti.
“HUKUKSUZLUKLAR BİR BARDAK SUYLA HAP GİBİ YUTTURULMAYA ÇALIŞILIYOR”
Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, Adana, Ankara, Antalya, Artvin, Aydın, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Düzce, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Mardin, Şanlıurfa, Tekirdağ, Tunceli, Van ve Yalova Baro Başkanlarının katılarak, ülkemizdeki hukuksuzlukları ve adalet taleplerini dile getirdiği online adalet nöbeti facebook, twitter ve youtube resmi hesaplardan eş zamanlı olarak canlı yayınlandı.
Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz açıklamasında, “İnsanlık tarihinin en büyük suçları işlenirken, biz hukukçular neler yapıyoruz? İnsanlık çok ciddi bir sınav veriyor ama bu süreç, ülkemiz açısından da çok önemli bir sınav. Hukuk devleti dediğimiz bir süreç içerisinde avukatların rolünü, toplumun rolünü sorgulamamız lazım. Türkiye Acaba gerçekten bir hukuk devleti mi? Bizler bu hukuk devletinde adalet arayan mekanizmanın en önemli parçalarından biri miyiz? Bu süreç içerisinde avukatların ve toplumun rolü ne? Ulusal egemenliğin 100. yılında ülkemize sahip çıkılabildi mi? Demokratik kurumlarımıza sahip çıkılıp bunlar geliştirilebildi mi? Bizim asıl sorgulamamız gereken bunlar. TBMM’nin ilk kurulduğu günlere baktığımız zaman; herkesin eşit bireyler olarak özgür bir şekilde birlikte verdiği mücadelenin sonucunda doğan Türkiye Cumhuriyeti nerelere getirildi? Siyasiler çıkarları doğrultusunda ülkede her istediğini yaptı. Biz avukatlar bunların karşısında ne yaptık? Bunlara ne kadar direnebildik? Hukuksuzlukları ne kadar yüzlerine vurabildik? Her gün hukuk torbasının içine atılan bir takım düzenlemeler bize ertesi gün, hukuk normuymuş gibi, yaşamımızı düzenleyecek kurallarmış gibi hap şeklinde yutturulmaya çalışılıyor. Bazı hukukçular da itiraz etmeden verdikleri hapı bir bardak suyla yutuyor. Sonra da hukukçu rolü oynanmaya çalışılıyor. Asıl sorgulamamız gereken konu budur. Biz hukukçular, insan hakkı ihlalinde ne kadar ses çıkarabiliyoruz? Bizler, siyasi iktidarın kendi koymuş olduğu oyun kurallarına göre oynamadığımız zaman, Av. Selçuk Kozağaçlı gibi ceza evlerine atılıyoruz. Uyduruk yargılamalarla, deliller dahi olmadan, FETÖ yargılamaları döneminden kalma gizli tanık beyanları ile insanlar uzun süreli cezalandırılıyor. İnsanı, demokrasiyi, hukuku yaşatacağız deniliyor ama insanlar ölüyor. İnsanlar öldükten sonra demokrasinin, hukukun hiçbir anlamı kalmıyor. Ölüm orucundaki Helin Bölek ve Mustafa Koçak’ı kaybettik. Bu insanlar sadece adalet, adil yargılanma hakkı istediler. Bizler adalet nöbetlerimizde, herkes için ‘amasız, koşulsuz, fakatsız’ eşit bir adalet sistemi, adil yargılanma hakkı istedik. Bu sağlanmadığı zaman, bu devletin adına hukuk devleti diyemiyoruz. Kadınlarımızı, çocuklarımızı, çevreyi, hayvanları koruyamıyoruz. Çok ciddi bir saldır altındayız” şeklinde konuştu.
“HUKUKÇULARIN, HUKUKSUZLUK KARŞISINDA FİGÜRAN OLMASINDAN RAHATSIZ OLUYORUM”
Corona virüse rağmen adaletin sekteye uğradığını belirten Yeşilboğaz, “Ev içi şiddet arttı. Kadınlar öldürülüyor, çocuk işçiliği devam ediyor. Devlet bizlere corona virüs ile ilgili ölüm bilgilerini dahi net vermiyor. Neden vermiyorsunuz? Durumun daha vahim olduğunu bizlere neden söyleyemiyorsunuz? Bahsettiğim konularda birçok çıkmazımız var ama umutsuz da olmamak gerekiyor. Bizler o hukuksuz kurallara uymak istemiyoruz. Kuralları bizler yazmak istiyoruz.
Meslektaşlarımızın çok ciddi ekonomik sorunları var ama bunun yanı sıra bizim yargıda yer sorunumuz var. Yerimizi ortaya koymamız gerekiyor. Hukuk yaratmak zorundayız. Demokrasilerin, temel hak ve özgürlüklerin gelişmesindeki en temel unsur bağımsız savunmadır. Avukatların rolü işte buradadır. Ölümleri, baskıları, şiddeti durduracağız. Muktedir olduklarını düşünen aslında zayıf olan siyasi erklerin, demokrasi ve hukuk kuralları içerisinde tüm hukuksuzluklarının hesap vermesini sağlamak zorundayız. Atatürk’e ve milli değerlere hakaret edildiğinde siyasi iktidar bunu ifade özgürlüğü olarak değerlendiriyor ama bir gazeteci attığı bir tweet nedeniyle tutuklanıyor. Hukuk düzleminde hukukçuların figüran olmasından rahatsızlık duyuyorum. Hukukçular hukuksuzluk karşısında figüran olmamalı. Başka bir şey yapılmalı, bir şeyler değiştirilmeli. 21. yüzyılda, milli iradenin de 100. yılında yeni bir şeyler yaratmak zorundayız. Bizler yalnız değiliz. Çoğul sesimizi birleştirmemiz gerekiyor. Umutlu, dirençli olmamız gerekiyor. Çoğaltmak lazım gökyüzünde kuşları, Suda balıkları, Yüzlerde gülümsemeyi, Kalplerde sevgiyi, Dünyada iyi olan, güzel olan her şeyi” diye konuştu.