1970’li yıllarda yapılaşmaya açılan ancak bir bölümü korunan Mersin Silifke’deki Tisan Koyu, 40 yıl sonra benzer bir yapılaşma tehdidi altında.
MHP’li Silifke Belediyesinin 1/1000 ölçekli imar planı değişikliği geçtiğimiz mayıs ayında Mersin Büyükşehir Belediyesinde AKP ve MHP’nin oylarıyla kabul edilmiş, böylece koyun bakir yarımadalarından biri yapılaşmaya açılmıştı.
Faras Akdeniz adlı bir şirket-kooperatif ortaklığı da daha plan değişikliği tamamlanmadan 1000 villalık proje hazırlamış ve satışlara başlamıştı. Şirketin, plan değişikliklerinden kısa süre önce Tisan’da bazı alanları aldığı da ortaya çıkmıştı.
CHP Silifke İlçe Başkanı Bünyamin Uçar, Faras Akdeniz adlı şirket-kooperatif ortaklığının, Tisan koyunda inşaat çalışmalarına başladığını, bu çalışmalar sırasında Kıyı Kanununa ve atıkların taşınmasıyla ilgili yönetmeliklere aykırı hareket ettiğini duyurdu.
“DOĞA KATLİAMINA SESSİZ KALMAYIN”
“Ülkemizde, kentimizde her gün bir hukuksuzluk, her gün bir kanun tanımazlık, her gün bir talan ve çevre katliamı ile karşılaşıyoruz” diyen Uçar, bunun son örneğinin Tisan’da yaşandığını söyledi.
Uçar, “Tisan’da yapılan çevre katliamına sessiz kalanların neyin karşılığında sessiz kalıyorlar merak ediyorum” dedi.
“KIYAYA DOLDU, DERE YATAKLARINA KAÇAK DÖKÜM”
Tisan’ın dünyanın en güzel koyları arasında yer aldığını, bölgenin ayrıca arkeolojik ve tarihi değerinin olduğunu anlatan Uçar, “Tisan yarımadasında, yürütülen inşaat faaliyetleri sırasında yapılan kazıdan çıkan malzemelerin kaçak bir şekilde dere içlerine ve gelişigüzel döküldüğü bildirilmiştir.
Mersin Büyükşehir Belediyesine bağlı ekipler, bahse konu alanlara gidip inceleme yaptıklarında, Faras Akdeniz Konut Yapı Kooperatifi’nin inşaat faaliyetleri sırasında çıkan kazı malzemelerinin dere içlerine, Yeşilovacık ve Dibekli mahallelerindeki muhtelif alanlara kaçak bir şekilde döküm yapıldığı, ayrıca deniz kenarında kıyıya dolgu yapılarak üzerine prefabrik bir yapı inşaatının yapıldığını tespit etmişlerdir.
Bu yapı denize sıfır bir şekilde inşa edilmektedir. Faaliyetleri yürüten firma Kıyı Kanunu ve ilgili mevzuatları hiçbir şekilde dikkate almayarak başına buyruk bir şekilde, hepimizin gözleri önünde bir doğa katliamı gerçekleştirmektedir” dedi.
“BETON SANTRALİ DE KURACAKLAR”
Alandan çıkan hafriyat malzemelerinin izin alınarak, izinli döküm alanlarına taşınmasının yasal bir zorunluluk olduğuna değinen Uçar, “Bu taşıma işinin yapacak araçlar için atık taşıma belgesinin alınması gereklidir. Ancak ilgili firmanın ibraz ettiği atık taşıma belgesinde 1 adet araç için atık taşıma belgesi düzenlendiği fakat sahada 10-15 civarında araç ile hafriyat malzemelerinin taşındığı ve izinli döküm sahasına götürülmeyerek kaçak bir şekilde gelişigüzel olarak doğaya döküldüğü ve bir doğa katliamı yaratıldığı görülmüştür. Ayrıca sahada aktif bir şekilde çalışan bir konkasör tesisinin bulunduğu ve şu anda faaliyette olmayan bir beton santrali tesisinin yer aldığı görülmüştür. Bu tesislerin herhangi bir izinlerinin olup olmadığı bilinmemektedir” ifadelerini kullandı.
Mersin Büyükşehir Belediyesi ekiplerinin İlgili firmaya kaçak döküm yaptığı için Kabahatler Kanununa göre cezai işlem uyguladığını belirten Uçar, şirketin gelişi güzel döküm yapmaya devam ettiğini söyledi.
“SİT ALANINDA ARAZİSİ OLAN VATANDAŞ ÇİVİ ÇAKAMAZKEN BU FİRMA BU HAKKI NEREDEN ALIYOR?”
Uçar, “Narlıkuyu, Canbazlı, Uzuncaburç, Sökün, Kurtuluş ve bir çok mahallelerimizde sit alanlarından dolayı vatandaşlarımız bir çivi bile çakamazken, tapulu arazisini ekip biçemezken, nakliye esnafımız bir kamyon hafriyatı izinsiz dökemezken, bu firma hangi yasa hangi kanun hangi yönetmelikle bu doğa katliamını yapıyor. Adaletin, hukukun, kanunun tanınmadığı, bu duruma isyan etmemek mümkün mü?
Gözümüzün önünde gerçekleşen bu doğa katliamını durdurmak için, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, devletimizin kolluk kuvvetlerini ve ilgili diğer kamu kurumları ve divil toplum kuruluşlarını göreve davet ediyorum” ifadelerini kullandı.
kaynak:mersin yaşam