ABİDİN YAĞMUR
“Bir ihtimal daha var
O da ölmek mi dersin” deyiverdi radyoda Müzeyyen Senar.
*
Yaşım 21.
Milenyum dedikleri senedeyiz.
Aylardan aralık.
Kocaeli, Kandıra, Kerpe.
Deniz gri.
Hava puslu.
Soğuk.
Levent garsonluk işi ayarlamış lokantada.
Öğrenciyiz gündüzleri.
Akşamları komi.
*
Millete rakı dolduruyor şef garson.
Balık tabağını veriyor.
Balık üzerine lafladığı oluyor.
Bazen siyaset, kulüp, spor işleri üzerine birkaç lakırdı ediyor.
Herkesin zevkini, zaafını biliyor.
Herkesle sohbeti var gibi.
Biz küllük temizliyoruz. Tepsi tutuyoruz. Boşları alıyoruz.
Masanın etrafında öğrencilerin dönüp durması zenginlerin hoşuna gidiyor. “Aferim lan, çalışın” diyenler oluyor.
*
Şef garson anasının gözü.
Müşterilerin “ciğerine kadar” biliyor.
Öyle diyor.
Çay bardağına doldurduğu rakıyı atmadan önce yüzüme bakıyor:
“Ben zenginleri severim!”
Atıyor teki.
Masalardan birine koşar adım gidiyor.
İşte tam o anda,
“Bir ihtimal daha var
O da ölmek mi dersin” deyiveriyor Müzeyyen, puslu öğleden sonrasında Kerpe’nin.
Ben o şarkıyı fon edip zihnime soruyorum kendime:
“Sen de sever misin zenginleri Abidin?”
*
22 sene geçti.
Bazen bu sorudan kaçtım, bazen yanıtımı kendimden bile sakladım.
Fakat şimdi, vitrin dolabının arkasında, tek rakısını atan şef garson gibi kendimden eminim:
“Ben de zenginleri severim!”
*
Muhasebenin özeti…
Bunca yıl işçi sınıfını, emekçileri, topraksız köylüleri, işsizleri, lümpeninden komünistine proletaryayı sevdik de ne oldu.
Biraz da zenginleri sevelim.
Biraz da zenginlerin dertleriyle hemhal olalım, fena mı?
*
Hem dünyada birkaç tür solculuk, sosyalistlik var.
Stalincilik var mesela.
Maoculuk var.
Avrupa solculuğu var.
Mersin solculuğu var, en eğlencelisi, en esneği.
Mersin solculuğunda mesela, solcuların hiç fakir fukara, gaip gureba arkadaşı yok!
En hızlı Mersin solcularının, hani şu milletin ağzını açarak dinlediği solcuların hepsinin arkadaşı zengin.
Nerede müteahhit var, nerede fabrikatör, spekülatör var bu solcular onlarla arkadaş.
Proje ortağı bazen.
Bazen iş ortağı.
Bir tane fakir arkadaşı olmaz mı bir solcunun?
*
Hal böyleyken, ben niye fakirlerle arkadaş olayım ki arkadaş!
Senelerdir solculuk diye diye, işçi sınıfı, sosyalizm, halk, adalet, eşitlik diye diye zenginlerle arkadaş olma fırsatlarını hep teptim, hep fakir fukara ile arkadaş oldum.
Fakirin haberine git, fakirin haberini yaz, fakir için radyo programı yap, fakir için kitap yaz, fakirin derdi için adın kötüye, asiye, itaatsize çıksın.
Ondan sonra o fakir seni insan yerine koyup 20 lira verip bir kitabını almasın da nerede zengin, nerede müteahhit, nerede fabrikatör, nerede spekülatör varsa onla arkadaş olan Mersin solcusunun ağzının içine baksın.
Bundan sonra bitti arkadaş!
Zenginler nerede, ben orada bundan sonra!
*
Vitrin dolabının arkasında tek rakısını atmadan önce gözümün içine bakıp “Ben zenginleri severim” diyen şef garsondan neyim eksik?
Nerede zengin varsa onu bulup fotoğraf çektiren, “Değerli iş insanı, güzel insan filanca abimle sohbet ettik” diye sosyal medyaya atan gazeteciden neyim eksik?
Hadi mazide kalan o şef garsonu, zenginlerle poz verip albüm yapan gazetecileri geçtim…
Nerede arsa zengini, nerede arsa spekülatörü, nerede müteahhit, nerede genç yatırımcı, nerede vurguncu, nerede yağmacı, nerede volici adam varsa onları bulan, onlarla dost olan, her akşam onlardan biriyle yemeğe çıkan belediye meclisi üyesinden neyim eksik?
Ben de zenginleri severim!
kaynak:mersin yaşam