Mustafa Esmer Cengiz’in Kaleminden....BİR MUSA EROĞLU KLASİĞİ VE BİLİM
Dr.Mehmet çevik ‘ Anonim Bir Türkü’ diyor Musa Eroğlu için. Oluşturduğu uzun soluklu kitabına yakışan bir başlık bu.
Uzun bir zaman dilimi içinde, sabrın ve yoğun bir emeğin ürünü bu çalışma.
339 sayfa, dolu dolu.
Temiz bir baskı, temiz bir dil, mükemmel bir kapak…
Bu titizliği Musa Eroğlu’na duyulan bir saygı olarak düşünmemek elde değil.
Kitabı okuyup bitirdiğinizde türkü kültürünün taşıyıcılığını görev bilen Musa Dede’nin bu saygıya layık bir ozan olduğunu anlayacaksınız hemen.
Bizde, genellikle aramızdan ayrıldıktan sonra değeri anlaşılan kişiler için yapılan araştırmalar, yazılan yazılar şimdiden, asıl kaynağına ulaşılarak, onayı alınarak oluşturulmuş, olması gereken yapılmış yani.
Yaşarken heykelinin yapılması gibi. Herkese nasip olmayan bir şey.
Ellerine ,yüreğine ,emeğine sağlık Mehmet Çevik.
Benim gibi her ne kadar yakından tanıyor olsanız da ‘ bak bunları duymamıştım, okumamıştım, iyi oldu’ diyeceğiniz bir kitap.
Ta çocukluğundan başlayan uzun, çilekeş bir yolculuğa çıkıyorsunuz Musa Eroğlu ile. Umutları,dilekleri,kaygıları,keşkeleri… Bu yolculuk hiç bitmesin istiyorsunuz sayfalar akıp gittikçe.
Ve…
İstemenin, kararlılığın, katlanmanın, çok çalışmanın bir insanı nerelerden nerelere taşıdığına tanık oluyorsunuz.
Bu bir tez çalışmasından daha çok gerçek bir yaşam öyküsü, bir roman olmuş bence.
Tam umudun tükenmekte olduğu anlarda ortaya çıkan rastlantılar , doğru bildiğinde inatlaşmalar, uzağa bakmalar, uzağı görmeler hep bu kitapta. Derli toplu, ustaca ,özenle, sabırla, ilmek ilmek, nakış nakış.
Musa Eroğlu’nun birinci ağızdan anlatımında ne çok şey öğreniyorsunuz okudukça. Dedem Korkut’tan günümüze akıp gelen bir kültürün en gerçekçi ifadeleri bunlar.
1944-2022 arası müziğimizdeki dalgalanmaları, gelişmeleri, değişimleri ne güzel değerlendiriyor Eroğlu!
Anılar var bu kitabın içinde, ünlüler, ünsüzler var, inişler var, çıkışlar var.
Çok güzel konuşuyor Musa Eroğlu ,kendisini çok güzel ifade ediyor. Abartısız, olduğu gibi, samimi.
Okuduğu türkülerde de öyle, bilinçli yapıyor bunu; dilin birleştiriciliğine, önemine inandığı için yapıyor.
Okuduğu türküleri seçerken de bilinçli; içi dolu, söyleyişi çarpıcı olsun istiyor.
Yüreklere, beyinlere ancak böyle varılacağını; bu kültürün anca böyle korunacağını ve ileriki bin yıllara böyle taşınabileceğini biliyor ve buna inanıyor.
İşte onun içindir ki çağımızın Karacaoğlan’ı, Pir Sultan’ı, Dadalı deniyor kendisi için.
Tam bir Atatükçü olduğunu görüyorsunuz ,insanları nasıl sevdiğini, kadınlara verdiği değeri , anlayışı, hoşgörüyü görüyorsunuz. Hiç aşık olmadığı halde büyük bir aşık olduğunu anlıyorsunuz ve adam gibi adam olduğunu. Ve ağaç sevgisini, orman sevgisini…
Dahasını bu kitabı okuduğunuzda göreceksiniz zaten.
Orman işçiliğinden, çobanlıktan, kısaca en dipten en tepeye çıkmanın bir dolu ip uçunu da yakalayacaksınız okuduğunuzda.
Musa Dede’nin yaşam serüvenini merak edenlere, özellikle de türkü tutkunlarına ,elinde sazıyla bir yolculuğa çıkan genç ozanlara ısrarla önerilecek bir kitap bu.
Ürün Yayınları’dan çıkan bu kitabın 2015’te yapılan ikinci baskısını anca 2022’nin ortalarında okuyabildim, keşke çok daha önceleri okumuş olsaydım diyorum şimdi.
İyi ki okumuşum, bazı konularda ne kadar eksik olduğumu öğrenmiş oldum böylece.
Okuyun derim, okutun.
Hiçbir şey için olmasa bile emeğe saygı adına yapın bunu; değer.