MÜNEVVER ÖZGENÇ
Ses vermek istemiştim ya, dört yanı kuşatan bunca yıkıma;
Canımın en çok yandığı yerden.
“Yaram doksan dokuz, yüz olur gider”misali –Aşık Veysel’e minnetle-
Nereden başlasam, nerden?
Öncelikle, ülkemizde günde birden fazla can alan Kadın Cinayetlerinden!
Peş peşe kadın ölümü haberleriyle sarsılıyoruz. Bir önceki için diyemeden daha, Nerede, ne sebepten(!)
Sebep mi yok? Sırf, “kafayı taktı “diye!
Rızası yoktu diye!
En çok da boşanıp gitti diye!
Hatta, ‘boşanma lafı’ etti diye!
Kadına karşı -cinsiyetinden ötürü- ayrımcılıktan doğan, adına Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği dediğimiz, erkeğe ve kadına biçilen rollerle, çokça kadın aleyhine şekillenen,
Kadının üzerinde her türlü sahiplenmeyi erkeğe hak görürken, kadına dünyayı dar eden bu ataerkil düzende, yurdun her yerinde, her yaştan, giderek artan Kadın Cinayetleri!
İlle de bir annenin feryadı, kulaklarımdan gitmeyen:
“Kadınlar tek tek gidiyor. Anaların canları yanıyor. Ocakları sönüyor!.”
Daha on günce, İzmir’de boşanma aşamasında olduğu Deniz Özarslan tarafından başından silahla vurulup katledilen Ezgi Zerkin’in annesi.
Bunca şiddet olayları ve cinayetlere karşı, ülkemizde kadınların tek güvencesi Uluslararası İstanbul Sözleşmesi’nin; bir tek adamın, bir imzası ile iptalinin ve geçtiğimiz ay Danıştay 10. Dairesince; bu çekilmenin Anayasa’ya uygun bulunmasının ardından, erkek şiddeti ve kadın cinayetleri görünür biçimde arttı!
İptalin hemen sonrası; 2021 Nisan ayından 2021 yılı sonuna kadar 201 kadın cinayeti gerçekleşirken, 167 şüpheli ölüm var!.
2022 Temmuz ayına kadar ise, 163 kadın erkekler tarafından öldürülürken, şüpheli kadın ölümü, 122. (*)
Aklımda kalanlardan: Yalnızca son iki haftadan.
Beyza Doğan ki, en çok içimi yakan!
On altıymış onun da yaşı, on altı!
Tıpkı Sıla gibi.
Ömrü kelebek kadar olanlardan.
Başından kurşunlanarak öldürüldü; İstanbul’da, saplantılısı bir erkek tarafından.
-Selim Tekin(28) Peşinden intihar etmiş.-
“Gerçekten seviyormuş ama” dedi; haberi birlikte izlediğimiz en yakınımdaki. içlenip, sevgiye pay ayırmaya çalışırken!
Daha ben derdimi kimlere yansam, kimden medet umsam?
“Türkiye’deki adaletten şikayetçiyim” “Bari bir ay tutuklu kalsaydı” diyor Beyza’nın babası.
Verilen koruma kararının etkin uygulanmamasını gerekçe göstererek.
İzmir’de Dilek Karcı: Eşi Ergün Karcı tarafından bir tartışma sonucu av tüfeği ile başından vurularak katledildi!
Çanakkale’de Ayşe Korur : Boşanma aşamasında olduğu Gencay Korur tarafından öldürüldü. Üstelik, cinayeti namus adına, sosyal medya hesabından gururla paylaştı!
Tekirdağ’da Mehlika Derici: Birlikte olduğu Selçuk Çetiner’ce uçurumdan atılarak öldürüldü. Gerekçe, kıskançlık.
Muğla Milas’ta Zehra Bayır: Kardeşinin tedavi parasını denkleştirmek için şarkı söylediği mekânda, hak ettiği ücreti istedi diye işyeri patronları tarafından öldürülüp, cesedi havuza atıldı!
Daha önceki gün: İstanbul’da 63 yaşındaki Mihriban Arduç, birlikte yaşadığı Hakan Asilkan tarafından ayrılmak istediği için öldürüldü!
İzmir’de Hanife Çakıcı, koca şiddetinden kaçarken; otobüs terminalinde yakalayan eşi Haydar Çakıcı tarafından bıçaklanarak!
Antalya’da Şenay Ayvaoğlu, boşanma aşamasında olduğu ve hakkında iki kez Koruma Kararı aldırdığı Serkan Ayvaoğlu tarafından bir düğün esnasında başından silahla vurularak!
Açık olan şu ki, ister hükümet diyelim, ister devlet; kadına bakışıyla, duyarsız kalışıyla, ağırdan alışıyla, her aşamada erkeği kayırışıyla, bu işte, gönülsüz!
Başta sözünü ettiğim, cinayet anında polis istemek için, can havli aradığı 112 Acil Çağrı hattından, aktarma esnasında kendisine müzik dinletilen Ezgi Zerkin’in annesi bakın ne diyor:
“112 Bana diyor ki, hasta mısın? Diyor,
Ben, hayır polis istiyorum diyorum.
112, polise bağlayıncaya kadar, bana müzik dinletiyoor!”
Varın gerisini düşünün siz!..
(*) Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verileri.
kaynak:mersin yaşam