Özer, bir grup sendika üyesi ile birlikte Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nde yaptığı açıklamada, cezaevinde yatan bir mahkumun pandemi döneminde hastaneye geldiği ve tedavisinin tamamlanmadığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını söyledi. Asılsız bu iddialar nedeniyle Türk Tabipler Birliğince savunması istenilen doktorun, hem eğitim hayatında hem de meslek hayatında 'insanı yaşatmak insanlığı yaşatmaktır' düsturuyla çalıştığını kaydeden Özer, "TTB ve bu zihniyete bürünmüş yandaşları, bir kez daha göstermiştir ki, amaçları doktorları temsil etmemek, hedefleri emekçiyi korumamaktır. Gayesi ayrıştırmak, hedefi ötekileştirmek olan bu yapı, ideolojik bir kimlikle kurulduğunu, kendinden olanla kendinden olmayana ayrı muamele gösterdiğini bir kez daha kanıtlamıştır" diye konuştu.
Tedavinin tamamlanmasına rıza göstermeyen, tedaviyi reddeden ve doktorun bu şekilde haksız bir saldırıyla karşı karşıya gelmesine neden olanın, bizzat mahkum hastanın kendisi olduğunu söyleyen Özer, "Çünkü hasta bizzat kendisi ultrason işlemini reddetmiştir. Mahkum ultrason için hastaneye getirildiğinde, tıpkı doktorumuz gibi ülkemizi ayakta tutma ve insanımızı yaşatma gayesiyle çalışan askerimize hakaret etmiştir. Bu duruma tepkisiz kalamayan doktorumuz askerimizin yanında duruş göstermiştir. Bu iradeli duruş, hem TTB’nin hem de yandaşlarının tepkisini çekmiş ve doktorumuza haksız saldırılarda ve hukuksuz muamelelerde bulunulmuştur" ifadelerini kullandı.
Açıklamasında, TTB yetkililerine de seslenen Özer, şöyle devam etti: "Üyeniz dahi olmayan doktorumuzdan istediğiniz savunma, hangi aklın iradesine, hangi ideolojik yaklaşıma ve hangi yetkinin gücüne dayanıyor? Asılsız ve gerçek dışı iddialarınıza göre, pandemiye rağmen hastaneye gelen ve sözde tedavisi tamamlanmayan mahkum hasta için doktorumuzdan hukuksuz bir şekilde savunma isteme noktasında gösterdiğiniz hassasiyeti, Covid ile mücadelede ölümü göze alan, tüm bulaşı riskine rağmen hastalara şifa veren el olma gayretini gösteren sağlık çalışanlarına neden göstermiyorsunuz? Yoksa bu asılsız iddialarınızın ve yüksek hassasiyetinizin nedeni; mahkum hastanın öz yönetim ilan eden bir belediyenin eş başkanı olmasına mı dayanıyor? Aynı hassasiyeti, Diyarbakır’da bölücü terör örgütü PKK’lılar tarafından katledilen doktorumuz için niye göstermediniz? Öldürülen, dövülen, şiddete maruz kalan bu doktorlarımız ve diğer sağlık çalışanlarımız insan değil miydi? Yoksa sizin ideolojinize, görüşünüze uygun mu değildi? Buradan TTB’ye sesleniyorum. İdeolojinizi, hukuksuz tavırlarınızı, haksız ithamlarınızı sağlık çalışanlarımızdan uzak tutun. Doktorlarımız da diğer sağlık çalışanlarımız da hiçbir zaman yalnız olmamıştır ve asla yalnız kalmayacaktır."
kaynak:iha