Mersin’deki Alevi kurumları geçtiğimiz yıllarda farklı gün ve mekanlarda aşure lokması töreni düzenliyordu. Kurumlar bu yıl pandemi koşullarını da dikkate alarak ortak bir tören düzenleme kararı aldı. Bu kapsamda Alevi Kültür Dernekleri Mersin Şubesi, Alevi Kültür Dernekleri Tarsus Şubesi, Alevi Kültür Dernekleri Toroslar Şubesi, Alevi Kültür Dernekleri Anamur şubesi, Alevi Kültür Dernekleri Silifke Şubesi, Çamalan Cemevi, Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu Kültür Vakfı, Kilikya Nehir Derneği’nin katkı sunduğu tören Mersin Cemevi’nde yapıldı.
Aşure etkinliği Alevi Kültür Dernekleri Mersin Şubesi İnan Kurulu Başkanı Erdoğan Sevin dedenin okuduğu gülbeng ve semah dönülmesiyle başladı.
Daha sonra söz alan Alevi Kültür Dernekleri Mersin Şube Başkanı Hasan Kılavuz, “Bu sene her senekinden farklı. Alevi kurumları bu sene hep birlikte aşure lokması düzenledi. Anamur, Silifke, Tarsus, Çamalan, Toroslar, Kilikya, Arap Alevi kardeşlerimiz bu sene hep birlikte olalım, sözümüzü hep birlikte söyleyelim diye bir aradayız” dedi.
“BİZİM İÇİN ŞÜKÜR ORUCU DEĞİL, MATEM ORUCU”
Muharrem ayının tarihi ve mitolojik kökenleri hakkında bilgi veren, Aleviler açısından Muharrem ayının önemini anlatan Kılavuz şunları söyledi:
“Bu inancın mensupları bin yıldır bu topraklarda Muharrem ayında oruç tutarlar, ardından da aşure yaparlar. Bu ay dileklerin kabul olduğu aydır. Onun için kutsal muharrem ayı diyoruz.
Mitolojik olarak bütün peygamberlerin kurtuluşunun bu ayda olduğunu biliyoruz. Bu nedenle bu ayda tutulan oruca şükür orucu demişlerdir. Bütün peygamberler tarafından tutulan şükür orucuna, Kerbela olayından dolayı Anadolu Alevileri “bu bizim şükür orucumuz değil, matem orucumuz” demişler ve 12 imamın şehit edilmesinden dolayı tuttukları oruçları 12 imama izafe etmişlerdir.
O günden bugüne Anadolu topraklarındaki Aleviler 12 gün oruç tutarlar ve oruçtan sonra aşurelerini dağıtırlar.”
“HER ADALETSİZLİĞİN ÖNÜNE HZ. HÜSEYİN’İN BAYRAĞI DİKİLMİŞTİR”
Kerbela denince Hz. Hüseyin’in akla geldiğini, Hz. Hüseyin Anadolu Alevilerinin gönlünde özel bir yer tuttuğunu kaydeden Kılavuz, “Kerbela bir duruştur. Güç karşısında eğilmemektir. Ölümüne direnmektir. Cesaretin, mertliğin ete kemiğe bürünmedir. Kerbela Hz. Hüseyin ile Yezit’e ebedi niteliklerini veren bir olaydır.
Yezit zulmün ve zalimliğin, Hz. Hüseyin ise hakkın ve mazlumiyetin simgesi olarak bugüne kadar hep söylenir ve anlatılır. Hz. Hüseyin’in teslimiyeti reddeden ruhunu Bağdat’ta idam edilen Hallacı Mansur’da, Halep’te derisi yüzülen Seyit Nesimi’de, Malya ovasında Baba İshak’ta, Baba İlyas’ta, Kızılırmak boylarında Pir Sultan’da, Nurhak yaylalarında Kalender Çelebi’de bu ruhun zuhur ettiğini hep söyleriz.
Her haksızlığın, her zulmün, her adaletsizliğin önüne Hz. Hüseyin’in bayrağı dikilmiştir” ifadelerini kullandı.
“MİLYONLARCA AÇ VE SUSUZ İNSAN KERBELA’YI YAŞIYOR”
Alevi Kültür Dernekleri Mersin Şube Başkanı Hasan Kılavuz sözlerini şöyle sürdürdü:
“Aleviler olarak hangi ülkede, hangi coğrafyada yaşarsak yaşayalım, Kerbela olayını ağlama duvarı olarak öne çıkarmanın doğru olmadığını düşünüyoruz.
Gözün ve gönlün açılması lazım. Gözün gerçek olayları görüp irdelemesi lazım. Dünün Kerbelası bugün de vardır. Kastamonu’da, Sinop’ta yaşanan sel felaketleri, Akdeniz kıyısındaki orman yangınları Kerbelaydı. Karıncalar, kelebekler, kuşlar ve arılar orada Kerbela’yı yaşadılar.
Dünyada her gün 6 bin çocuk susuzluktan ölerek Kerbela’yı yaşıyor. 66 ülkede 685 renk, kimlik ve inançtan olan insanlar bir savaş yaşıyor ve Kerbela’yı yaşıyor.
Sahra altı Afrika’da 280 milyon insan açlığın sefaletini çekip Kerbela’yı yaşıyor.
Yakın doğu ve Kuzey Afrika’da 42 milyon insan açlığın sefaletiyle karşı karşıya ve Kerbela’yı yaşıyor. Aleviler ve Bektaşiler hangi milletten olursa olsun herkesin acısını kendi acısı yapar. Nerede zulüm varsa, nerede acı varsa, ister zindan olsun, ister meydan olsun, orası Kerbeladır. Suç, suçluya değil suçsuza yükleniyorsa, acı değil, acıyı çeken suçlanıyorsa, baskı yapan değil baskıya uğrayan sorgulanıyorsa orada Kerbela vardır.”
“ALEVİ KÖYLERİNE CAMİ DEĞİL, CEM EVİ YAPILSIN”
Hasan Kılavuz konuşmasında Alevi örgütlerinin yılladır dile getirdiği talepleri de gündeme getirdi. Kılavuz, “Cemevlerinin ibadet yeri olarak kabul edilmesi… Öteden beri bu talebi dile getiriyoruz. Leş bir yana baş bir yana biz bu talepten vazgeçmeyiz. Cumhurbaşkanı seçim öncesinde söz vermişti.
Umarız bu sözü tutarlar ve bir adım atarlar. Alevi köylerine cami yapılmasın temel taleplerimizden biri. Eğer bir Alevi köyünde cami yoksa cami yapılmasın. Taziye evi yapılsın, cem evi yapılsın.
Alevilerin inançlarının gereği yerine getirilsin. Sivas Madımak Oteli Utanç Müzesi olsun. MEB müfredatlarında çocuklarımız tek yönlü zorunlu din ve ahlak bilgisi derslerinden imtihana tabi tutuluyor. O müfredat programları hazırlanırken Alevi kanaat önderlerine de yer verilsin, müfredat herkese hitap etsin” ifadelerini kullandı.
VALİ ALİ İHSAN SU DA KATILDI
Törene katılan Mersin Valisi Ali İhsan Su da vatandaşlara hitap etti. Vali Su, “Birçok önemli olan gibi Kerbela olayı da Muharrem ayında vuku bulmuştur. Hz. Hüseyin efendimizi ve tüm Kerbela şehitlerimizi hürmetle yad ediyorum.
Bu mübarek ayda tutulan Muharrem orucunun ve yapılan ibadetlerin kabulünü yüce Allah’tan niyaz ediyorum. İnanıyorum ki bu muharrem ayı ve aşure günü birlik ve beraberliğimizin güçlenmesine, kardeşlik duygularımızın pekişmesine vesile olacaktır” ifadelerini kullandı.
kaynak:mersin yaşam