Yenişehir Belediyesinin resmi Instagram hesabı üzerinde yapılan canlı yayınla aileleri bilgilendiren Yenişehir Belediyesi Psikoloğu Simge Oğuz, korona virüs salgını sürecinde okullarından ve diğer sosyal alanlardan uzak kalan çocukların ‘sosyalleşme ve ilişki kurma ihtiyacını’ aile üyeleri üzerinden karşılamaya çalıştığını söyledi. Ailelerin bu ihtiyaca yanıt verememesi durumunda ise çocukların öfkeye kapılabileceğini ifade eden Oğuz, anne ve babalara çocuklarına karşı anlayışlı olmalarını ve çocuklarının gözünden bakmaya çalışmalarını önerdi.
Psikolog Simge Oğuz, pandemi dolayısıyla evde kalmak zorunda olan bireylere, aileleriyle birlikte daha kaliteli vakit geçirmeleri için tavsiyelerde bulundu. ‘Pandemi döneminde aile içi ilişkiler’ konulu canlı yayınında Oğuz, pandemiden önce insanların yoğun hayatlarından dolayı aileleri ile daha az vakit geçirdiklerini, sokağa çıkma kısıtlamaları sürecinde ise daha fazla vakit geçirmeye başladıklarını söyledi. Simge Oğuz, sağlıklı bir ailenin 3 temel işlevini “Yaşamsal temel ihtiyaçların birlikte karşılamak, sosyal- psikolojik olarak birbirine destek vermek ve salgından korunma ihtiyacını karşılamak” şeklinde özetledi. Oğuz, “Bu temel üç işlev yerine gelebiliyorsa, sağlıklı aileler genellikle zorlayıcı yaşam olaylarının üstesinden daha kolay gelebiliyorlar. Hem işi birliği yapmak anlamında hem duygularını olumlu da olsa, olumsuz da olsa paylaşabilmek anlamında daha kolay geçirebiliyorlar. Ama bir de İlişkiler bakımından sağlıksız aileler olabiliyor. Zaten temelde ilişkisel anlamda bazı problemler yaşayan insanların birde üzerine böyle zorlayıcı bir yaşam olayıyla karşılaştıklarında ilişkilerinin çatırdadığını görüyoruz. O sebeple ailenin destek alması gereken durumlar olabilir” diye konuştu.
‘Çocuklar normal gelişim ortamında değil’
Çocuklar ve gençlerde sosyal kaygı ve depresif durumların bu dönemde çok fazla görülmeye başladığını aktaran Oğuz, şöyle konuştu: “Çocuklar kolay bir dönemden geçmiyor, hiçbiri şu anda normal gelişim ortamında değil. Çocuklar için ya da ergenler için normal gelişim ortamında olduklarını söyleyemeyiz. Çünkü her çocuğun, her ergenin psikolojik olarak gerçekleştirmesi gereken bazı görevlerinin olduğunu düşünebilirsiniz. Yani geliştirmesi gereken bazı beceriler olarak da değerlendirebiliriz aslında. Eğer sosyal ortamda yeteri kadar bulunamıyorsa çocuklar ve ergenler gelişim basamaklarını tamamlayamıyorlar. Normal gelişim seviyesine yetişemiyorlar otomatik olarak. Bu onlarda daha büyük bir kaygı ve öfke yaratmaya başlıyor. O yüzden çocukları biraz daha anlayışla karşılamak daha doğru olur. Onların açısından bakıyor olmak önemli bu noktada. Yaşları açısından gelişimsel seviyeye gelemiyorlar. Ellerinden sosyal ortam alındığı için, ev, dışarı ayrımı kalmadığı içinde ev içerisinde çatışmalar meydana gelebiliyor. Anne babanın tepkisi çocuğa fazla gelebiliyor, çocuğun davranışları aileye fazla gelebiliyor.”
‘Çocuklarla yeterince vakit geçirin’
Pandemi dolayısıyla sosyal ortamdan uzaklaşan çocukların, evde aileleri ile ilişki kurmaya çalıştıklarını, ailelerin bu ihtiyacı karşılamasının gelişimsel açıdan önemli olduğunu vurgulayan Oğuz, “Her çocuğun belirli bir ilişki kurma ihtiyacı var, önce bunu kabul etmek lazım. Gün içerisinde iki saatte bir, ya da daha fazla sürede çocuk aile ile ilişki kurma ihtiyacı duyabilir. Okul varken çocuk bu ilişki ihtiyacını öğretmeni üzerinden ya da arkadaşları üzerinden karşılayabiliyordu. Şimdi okul ortamı olmayınca çocuk bütün ilişki kurma ihtiyacını evdekiler üzerinden karşılamaya çalışıyor. Bu da aileye fazla gelebiliyor. Aile her zaman karşılık veremeyebiliyor ve karşılık almadığında çocuğun ilişki kurma ihtiyacı birikiyor ve belirli bir süre sonra ihtiyacı karşılanmadığında öfkeye dönüşüyor. Öfke de davranış problemlerinin ortaya çıkmasına sebebiyet verebiliyor. Çocukları iyi tanıyor olmak, iyi yönlendiriyor olmak lazım. Çok kısıtlı zamanımız olsa bile ilişki kurma ihtiyaçlarının sağlıklı gelişmelerinin bir parçası olduğunu bilerek ona göre davranmak lazım ki sonrasında daha fazla sorunlarla karşılaşmayalım” ifadelerini kullandı.
‘Gelecek kaygısı arttı’
Pandemi döneminde evlerinde daha fazla vakit geçirmek durumunda olan insanların yaşadıkları sorunları birbirlerine destek olarak atlatabileceklerini ifade eden Oğuz, bu dönemdeki en büyük negatif etkenin ise belirsizlik olduğunu söyledi. Oğuz, “Bu belirsizliğin ne zaman biteceğini bilememenin yarattığı bazı olumsuz duygular var. Karamsarlık, umutsuzluk, öfke ve kaygı gibi. Genel olarak baktığımızda uzun vadede çok büyük etkileri olduğunu biliyoruz bu tür süreçlerin hayatımızda. Hala hastalık kapama kaygısı taşıyan, sevdiklerini kaybetme korkusu taşıyan insanlar var ama birazcık yön değiştirmiş olduğunu görüyoruz kaygının. Daha çok gelecek kaygısı, sosyal kaygı ve depresif duygu çok fazla görebiliyoruz” dedi.